Arkadaşımız Aysun Kaya sordu, Sina Çıladır yanıtladı..
"AKP'NİN REJİMİ DÖNÜŞTÜRME ÇABASI 2012'DE ATAĞA KALKTI !.."
“AKP’NİN REJİMİ DÖNÜŞTÜRME ÇABASI 2012’DE ATAĞA KALKTI !..”
o Türkiye nereye gidiyor ?..
o Zonguldak ve Ereğli nereye gidiyor ?..
a ) Siyaset uyanıyor mu ?
b ) Yerel yönetim niçin bu kadar çaptan düştü ?.
c ) Medya ne durumda ?
d ) EGD Başkanına niçin istifa çağrısı yaptı ?..
Aysun sordu, Sina Çıladır yanıtladı…
Aysun Kaya (AK)- 2012 Türkiye’ye ne getirdi ve ne götürdü ?
Sina Çıladır (SÇ) 2012, AKP iktidarının Atatürkçü laik rejimi, dinci bir rejime dönüştürme misyonunun atağa kalktığı bir yıl oldu. Kabul etmek gerekir ki AKP’yi yönetenler idealist ve gözükara kişiler. AKP için Türkiye’deki dinci hareketin en rafine partisi demek yanlış olmaz bence! Geçmişten çok iyi dersler çıkarttılar. Erbakan döneminde olduğu gibi, göstermelik çıkışlardan uzun süre uzak durmayı bildiler. Dinci rejimin karşıtı kurumları etkisizleştirmek için gözükara önlemlere yönelmekten kaçınmadılar; risk aldılar. Atatürkçü laik Cumhuriyetin başta ordu olmak üzere belli-başlı kalelerini büyük ölçüde nötralize ettiler. Dinci bir rejime yönelmenin köşetaşlarını yerleştirdiler. 2012, AKP’nin başta eğitim olmak üzere her alanda atağa kalktığı, ideolojik formasyonlarını pratiğe yansıttıkları bir yıl oldu. Karşıdevrim 2012’de sıçradı özetle !..
AK- Hiç mi hata yapmadılar ?
SÇ- Yaptılar ! Seksendört yıllık laik cumhuriyetin kitlelerdeki birikimini fazla ciddiye almadılar. İktidar gücüyle herşeyin üstesinden geleceklerini sandılar. Polisiye önlemlerin caydırıcılığını fazla abarttılar. Kendilerini dev aynasında görmeye başladılar. Bunun en somut ürünü Tayyip Erdoğan’ın Başkanlık macerasıdır ! Başbakanın muhteşem egosu, Osmanlı türü bir yönetimi, Başkanlık kisvesi altında Türkiye’ye oturtma hayalini yarattı !.. Tökezledikleri yer de bu oldu zaten ! İyice şişen egolar, on yıllık “hazırlık dönemini” yok edecek bir maceracı çizgi izlemeye yöneltti AKP’yi ! 2012, iktidar için bir atak yılı oldu ama, teorik olarak, sonun başlangıcı olabilecek bir sürecin start almasına da yol açtı. Ben, 2013’ün AKP’nin düşüşe geçeceği bir yıl olacağına inanıyorum.
Bunun görünen nedenleri, ABD’nin manipülasyonu ile girilen Ortadoğu macerası ile teslimiyetçi Kürt politikasıdır.
Bu iki temel hata, 2013’ün AKP için sıkıntılı bir yıl olacağının işaretleridir.
Bunun dışında AKP’yi bölebilecek gelişmelerin de su yüzüne vurmaya başladığı bir yıl oldu 2012 !
Bunun temelinde zenginliklerin paylaşımındaki açgözlülük ile Tek Adam megalonomizmi yatıyor !..
Fettullah-Erdoğan ve Erdoğan-Gül sürtüşmeleri, buzdağının su yüzündeki kesimleridir. Bunların temelinde de, yükselen “muhafazakar” Anadolu ticaret burjuvazisinin değişik kesimlerinin iç çatışması yatıyor !..Yani sadece güç kavgası değil bu, para kavgası da !..”Zenginlerden daha fazla vergi alacağız” çıkışı, laik elit burjuvaziye bir gözdağıdır. Bu popülist çıkış, kitlelerce olumlu karşılanıyor belki; ama, zenginlerden çok vergi alınması, tek başına sosyal bir politika değildir. Önemli olan yeni vergilerin kimler için harcanacağıdır ! Bunu biliyoruz: Yandaşlara kanalize edilecektir bu paralar !.. Dış ticaret, devlet ihaleleri, özelleştirmeler, ucuz krediler, vb. kanallarıyla !..
Yükselmeye başlayan kitle hareketleri, AKP’nin daha baskıcı yollara başvurmasına yol açacaktır yeni yılda ! Bu da kitle hareketlerinin daha da büyümesine vesile olacaktır ! Denilebilir ki AKP iktidarı, 2013’te bilinen kısır döngünün çıkmazına girebilir : Tepki-etki-tepki…
Burada önemli olan yükselecek kitle hareketlerine kimin önderlik yapacağıdır ? CHP bu konuda isteksiz ve yeteneksiz görünüyor ! Eğer kitlelerin demokratik eylemlerine önderlik yapacak bir mihrak olmazsa, kitle eylemleri daha baskıcı bir rejimin yerleşmesine de yol açabilir !..
Bence, 2013, Türkiye’nin daha çalkantılı bir döneme girmesinin miladı olacaktır. Bu da AKP’yi görece olarak duraklatacaktır !..
ZONGULDAK’I BİTİRDİLER !..
AK- Gelelim bölgemize
SÇ- Özelleştirme politikalarının 2013’te bölgemizde de yoğunlaşması beklenebilir. AKP, Türkiye’nin tek taşkömürü havzasını çoktan gözden çıkarttı ! 2013’te TTK tümüyle veya parça parça özelleştirilebilir. Bunun sonucu olarak işsizlik büyür, kömürde çalışan işçilerin ücretleri erozyona uğrar; kaçak ocak işletmeciliği zirve yapar !.. Zonguldak, emeklilerin çalışanlara oranı daha da yüksek bir kent haline gelir.
Filyos Projesinin hayal olmaktan çıkarılması, yerel yönetimlerin tümüyle AKP’li olması koşuluna bağlıdır. Sanıyorum, yerel seçimlerde AKP’nin propaganda etkinliklerinin ana teması Filyos Projesi olacaktır !..
Zonguldak’ın politik bakımdan en büyük zaafı, adam gibi muhalefet yapacak siyasal partilere ve kitle örgütlerine sahip olmayışıdır ! Bu durum, AKP’nin her alandaki dönüşüm politikalarının kitlelere afişe edilmesini önlüyor !. Denilebilir ki Zonguldak AKP için dikensiz gül bahçesini anımsatıyor insana !.
Eğer CHP Zonguldak’ta atak politikalar izleyemezse, yerel seçimlerde hüsrana uğrayacaktır !..
Zonguldak ile örneğin il’in en büyük ilçesi olan Ereğli’de devlet yatırımlarının görülmeyişinin temelinde, siyasal hesaplar yatıyor !.. Ama bunu geniş halk kitlelerine anlatacak kimse yok Zonguldak’ta !..
EREĞLİ’NİN EN BÜYÜK SORUNU İŞSİZLİK !
AK- Ereğli için neler söyleyeceksiniz ?
SÇ- Ereğli de aynı tavanın balığı ! Zonguldak’ta temel sektör taşkömürü işletmeciliği..Ereğli’de demir-çelik !..İşin ironik yanı, aslında iç-içe olması gereken bu iki temel sektörün ilintisi, kömür temelinde adeta sembolik ! Çünkü TTK, Erdemir’in kömür ihtiyacını karşılayacak kapasiteye sahip değil ! Oysa Kardemir de, Erdemir de taşkömürüne yakın olmak için kurulmuşlardı Ereğli ve Karabük’e ! Hatırlatmaya bile gerek yok : Karabük, yakın zamana kadar Zonguldak’ın ilçesiydi.
Ereğli’nin temel sorunu üretime dönük yatırımsızlık ; buna koşut olarak işsizlik !..
Bu çok önemli gerçek, CHP’li yerel yönetimin umurunda değil ! CHP’li yerel yönetim, rantçı bir anlayışa sahip; bu yüzden uygulanabilir sosyo-ekonomik politikalar üretemiyor !..
Bunun dışında uzlaşmaz, agresif politik bir çizgide ifadesini bulan megalomonizm, Ereğli’nin her bakımdan tecrit olmasına yol açtı. AKP, yerel seçimlerde, bunu propagandasına ana tema yapacaktır sanıyorum. Örneğin tersanelerin yeniden faaliyete geçirilmesine teşvik sağlanacağı vaadi gibi albenili vaatlerle çıkacaktır halkın karşısına !.. CHP mevcut yönetimde ve onun rantçı zihniyetinde ısrar ederse, AKP seçimi rahatlıkla kazanır !. CHP’nin Ereğli’de silkelenmeye ihtiyacı var. Oysa Ereğli’de siyaset üç maymunu oynuyor !.. Mumyalanmış gibi !..
MEDYA TOPARLANIYOR
AK- Medya ?
SÇ- CHP’li yerel yönetime egemen olan Tek Adam felsefesi, yakın zamana kadar medyaya da damgasını basıyordu. Nasıl ki yerel yönetim ya da belediye “Tek Adam” da klişeleşiyordu. Ereğli Gazeteciler Derneği de aynı yolun yolcusuydu ! Tepedeki “Tek Adam”, öteki Tek Adamların yaratıcısı ve hamisi konumundaydı. Tepedeki Tek Adam’ın egemen konumu, ötekileri de belirliyor ve manipule ediyordu !..
Ama, 2012’nin sonlarına doğru durum eni-konu değişti. Yerel yönetime egemen olan Tek Adam zihniyeti darbeler almaya başladı. Yerel yönetimin hem partisi ile hem de devlet bürokrasisi ile bağları zayıfladı, kopma noktasına dayandı ! Bunda, yerel yönetimin agresif herkese tepeden bakan, bir dediği ötekini tutmayan söz ve tavırları ile tasfiyeci tutumu belirleyici rol oynadı. Posbıyık koltuk derdine düştü!..
Aynı şey, medyayı temsil savındaki EGD için de geçerliydi. O da Tek Adam megalomonizminin etkisiyle, mesleğin temel ilkelerini reddeden, bireyci, yerel yönetime biat eden bir konuma itelendi. Fonksiyonel olarak varlığını yitirdi; içi boşaldı !..
Ta ki EGD yönetim kurulunun bu kısır döngüye dur demesine kadar !..
Ondan sonrası biliniyor ! Antidemokratik tüzüğe yaslanılarak alınan olağanüstü kongre kararı..Kongrede üç listenin yarışması..Dernek Başkanının listesinin tek oyla seçimi kazanması..Sadece Yüzde 38’lik oy oranına sahip bir azınlık yönetiminin ortaya çıkması !..
Şöyle uzaktan bakılınca, bu tablonun aslında demokratik bir tablo olduğu görülecektir. Tek Adam dönemi bitmiş; geniş tabanlı kolektif yönetimlere geçilmesinin yolu açılmıştır ! Bu çok hoş, demokratik bir gelişmedir. Umarım dış müdahalelerle deformasyona uğramaz !..Demokratik bir yönetim, yerel basının sorunlarının çözümünde öncü rol oynayabilir !.. Öncelikle biat kültürünü terk etmesi koşuluyla !..
AK- Seçimde tek oy farkla yeniden yönetime gelen İ.Necati Günay’ın niçin istifasını istediniz ?
SÇ- Kişisel istek değil bu ! Ben şahsen Günay’ı severim. Bu ayrı konu. İnsan belirli bir yaş ve mesleki deneyimden sonra gelişmelere, olaylara kuşbakışı bakan bir nesnellik kazanıyor. Günay’ın istifasını istememin nedeni bu bakış açısının ürünü ! Necati Günay, dernek başkanı olarak misyonunu tamamladı. Son seçime göre tabanın yüzde 62 oranında desteğini kaybetmiş bir azınlık yönetiminin başı konumuna düştü ! Bu güven erozyonu, Günay’ın kendiliğinden istifasını gerektiriyor zaten ! Benim hatırlatmama bile gerek yok !.. Ben sadece Günay’ın istifasını istedim ! Azınlık yönetimi devam eder. Olağan kongrede, Yönetim Kurulu Üyelerini süs olmaktan çıkaran geniş tabanlı demokratik bir yönetim kurulur. Necati’nin istifasını istememin nedeni, hem derneğin ve hem de Günay’ın esenliği için ! Yüzde 62 oranında güven kaybetmiş bir dernek başkanının görevde kalmakta ısrar etmesi, mesleki teamüllere de etik kurallara da aykırıdır !.. Bunları söylemek “abi” olarak benim görevimdi.
AK-Teşekkür ediyorum.
SÇ- Ben de…
Haber :