Yeni Ufuk'un Görüşü..
Tarih, başını dik tutanların eninde sonunda kazandığını yazar.
Basın alanında da böyledir bu. Mütareke basını (Peyam, Sabah, vb.) çıkar yolun İngiliz veya Amerikan himayesine girmek olduğunu yazıyordu.
Ali Kemaller, Refii Cevadlar, bağımsızlıkta direnen Mustafa Kemal ve arkadaşlarını maceraperest, hain ilan ediyorlardı.
Hakimiyet-Milliye ise, Anadoludaki birkaç gazete (Açıksöz gibi) kurtuluştan yana tavır koyuyorlar, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının gerçek vatanseverler olduklarını yazıyorlardı.
İşbirlikçi basının her şeyi vardı. Özellikle İngilizlerden besleniyorlardı, korkunç paralar kazanıyorlardı. Satılmışlığın, onursuzluğun bedeliydi bu!..
Başlarını dik tutanlar ise, yokluk içindeydiler. Örneğin Yunus Nadi matbaasını İstanbuldan anadoluya taşımış, inanılmaz güçlüklerle yayınını sürdürüyordu.
Sonunda ne oldu peki?
O bir avuç vatansever gazete, İngilizlerin beslediği mütareke basınını eze eze yendi; Türkiyenin kurtuluşunun ve laik cumhuriyetin sesi oldular..
Onların saygın anılarını bugün de selamlıyoruz.
Günümüz ulusal(!) basınına bakın bir! Basın, yüzde 95 oranında holdinglerin ve dolayısıyla siyasal iktidarın emrinde. Oryantalistler, liboşlar, şeriatçılar, cukkacılar, koro halinde iktidarı, PKKyı, onların sırtını yasladığı ABDyi alkışlıyorlar. Tabii, tıpkı mütareke basını gibi, korkunç paralar kazanıyorlar.
Yüzde 5lik kesim ise, bir-iki TV ile üç-beş gazete, başını dik tutuyor. Tüm baskılara; tehditlere, gözaltılara, tutuklamalara, para cezalarına, vb. rağmen gerçekleri dile getiriyorlar. Basının namusunu koruyorlar.
Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki sonuçta onlar kazanacaktır!..
Bölgemizde de böyle değil mi bu?
Zonguldak basını, yerel ve genel güç odaklarının önünde el pençe divan! Yandaşlık, yalakalık, yağcılık, tetikçilik basını sarıp sarmalamış durumda! Tek kavgaları, kendi içlerindeki pastayı paylaşım kavgası!
İspiyonculuk, jurnalcilik, dedikodu, arkadaş satma, vb. hep bunun için!..
Buna karşılık birkaç gazete; bağımsız, onurlu yayıncılığın kavgasını veriyor. Her türlü yokluğa, baskılara karşı başını dik tutuyor!
Selam olsun onlara!
Ereğlimize bakıyoruz. Durum farklı değil!
Tek Adam, basını da parmağının ucunda oynatıyor;halkın parasını değişik biçimlerde yandaş-yalakalara pompalıyor!..
Birkaç namuslu yayın organı ise başını dik tutuyor. Yandaşlığı-yalakalığı reddediyor. Toplumsal gerçekleri kitlelere duyuruyor
Telefon, e-mail tehditlerini; parmak sallamaları, eli bele atmaları, ihbarları, soruşturmaları, mahkemeleri göğüsleyerek! Binbir güçlük ve yokluk içinde!..
Mütareke döneminde basını Mustafa Kemalci basın temsil ediyordu. Çünkü Türkiyenin bağımsızlığını ve basının namusunu onlar koruyorlardı.
Günümüzde ise basını, bir eli yağda öteki balda yandaş-yalaka takımı değil, baskı ve tehditlere rağmen gerçekleri dile getirmekten korkmayan basın temsil ediyor!
Ulusalı, bölgeseli ve yereli ile!..
Artık Ereğlide de basın var! Güç odaklarının adlarından bile korktuğu, başı dik basın!..
Niçin korkuyorlar?
Çünkü kamuoyunu, hiç kimsenin okumadığı yağcılar, yalakalar değil, onlar oluşturuyor.
Basın onlar! Sonunda onlar kazanacaktır.
Yalakalara gelince..Onlar onursuzluğun çöplüğüdür!..
Yeni Ufuk
Haber :
ETİKETLER : Yazdır