Etki Ajanlığı yasa tasarısı meclise geldi. Ama, iktidar yoğun eleştiriler yüzünden tasarıyı geri çekti.
Mücadelenin zaferidir bu. Tasarı, farklı yorumlamalara açık ifadelerle doluydu. Öngörülebilirliği çok kısıtlıydı.
Tasarı sadece basını da ilgilendirmiyordu. Siyasetçilerden biliminsanlarına, demokratik kitle örgütlerine kadar geniş bir muhalif kesim bu yasadan etkilenecekti.
Tasarıdaki ifadelerin muğlak olması, yasalaşması halinde, oto sansürü de tetikleyecek; “Basıma bir iş gelir” endişesiyle muhalif kesim ya susarak ya da ezop dili kullanacaktı.
İlginçtir, yasa tasarısı Anadolu illerinde değil tepki, ilgi bile yaratmadı !
Oysa tasarı doğal olarak tüm basını ve özellikle demokratik kitle örgütlerini ilgilendiriyordu.
Şu söylenebilir belki:
Anadolu’da/yerel platformlarla siyaset ve genelde düşünce üretimi çok kısıtlıdır. Tepkisizliğin nedeni bu ! Düşünce üretimi olmayan bir yerde düşünce ve basın özgürlüğüne kısıtlamalar getiren bir yasaya tepkisiz kalmak doğallaşır.
Yerel basın ve STK’lar düşünce üretmiyor. Basın, sıradan bir iletişim görevi üstlenirken, STK’lar doğrudan kendilerini ilgilendiren konularda bile tepki vermekten kaçınıyorlar.
Ülkemizde siyaset ve fikir üretimi, metropollere özgü bir ayrıcalık haline gelmiş durumda.
Böyle mi olmalı ?
Böyle olacaksa basın ve düşünce özgürlüğünü kim savunacak ? Yok böyle bir şeye ihtiyaç duymuyorsanız özel günlerde basın ve düşünce özgürlüğünden sözetmeye ne hakkınız var !..
Bir de kendinizi demokrat filan sanıyorsunuz ! Basın ve düşünce özgürlüğünü savunamayan demokratlar nerede görülmüştür ?!..Tasarının geriye çekilmesi mücadelesinde hiçbir katkınızın olmaması sizde utanç duygusu yaratıyor mu acaba ?!..
Yeni Ufuk
Haber :