Maliye Bakanı Şimşek, bir yılı aşkın süredir “Kemerleri sıkma” politikası izliyor. Bu politika derin ekonomik kriz süreçlerinde izlenen bir politikadır. Batık ekonomileri görece düze çıkartmak için uygulanır.
Kemerleri sıkma (Deflasyon) politikasının belli-başlı tezahürleri; kamu harcamalarının durdurulması, ücretlerin dondurulması, bu ekonomik büyümenin nispi olarak durmasını ve çok sık bu enflasyon sürecine girilmesidir.
Bu bizde tam uygulanmıyor. Daha çok ücretlerin sınırlanması şeklinde gözleniyor. Kamu harcamaları ise genelde kemer sıkma dönemeden önceki hızda olmasa bile sürüyor.
Ücretlerin sınırlanmasının öteki adı, sıkı para politikasıdır. Amaç, piyasada dolaşan para miktarını azaltmaktır. Ücretler bunun için sınırlanır. Faizler bunun için yükseltilir, tüketici kredileri vs bunun için sıkılır.
Amaç, tüketim harcamalarını sınırlayarak enflasyonu düşürmektir.
Enflasyon bu politikayla bizde de kısmi düşmeye başladı, ama bu genel bir olay. Çünkü özellikle gıda fiyatlarındaki yükselmeler politikanın tam başarısını engelliyor. Kamunun da tasarruf yapmaması bütün yükün özellikle ücretlilerin üzerine yıkılmasına yol açıyor.
Kemerleri sıkma politikası, özellikle düzgün de işlemiyorsa, politik alana kemerleri sıktıranların aleyhine yansır. Geçim koşulları ağırlaşan geniş kitleler iktidara olan desteklerini görece çekmeye başlarlar.
Son genel seçimde Türkiye’de de oldu bu. Geçim sıkıntısı çeken kitleler oylarını iktidardan çekip muhalefete verdiler. Bu süreç devam ediyor. Ücretlerin sınırlanmasına koşut olarak devam eden geçim sıkıntısı, anamuhalefet partisinin hâlâ birinci parti olması sonucunu doğuruyor.
Yakında asgari ücret ile emekli zamları belirlenecek. İşçi, memur ve emekli kitleleri bekledikleri ücret ve maaş artışlarını alamazlarsa bunun siyasi faturasını iktidara kesecekler. Bu da bir erken seçim seçeneğini biraz daha öne çıkartacak.
Süleyman Demirel; “Boş tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur” derdi.
Halkın tencerelerinde aş değil, dert kaynıyor !..
Yeni Ufuk
Haber :
ETİKETLER : Yazdır