DEMİR ÇELİKLER NİÇİN TAM KAPASİTE ÇALIŞMIYOR?
CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, stratejik öneme sahip demir çelik sektöründeki ithalata bağımlı yapının ortadan kaldırılması ve hammadde ihtiyacının yerli kaynaklardan sağlanması için TBMM Başkanlığı’na bir meclis araştırma önergesi sundu.
CHP’li Demirtaş, demir çelik sektörünün sanayinin lokomotifi olan sektörlerin başında geldiğini ve bütün yönleri ile değerlendirildiğinde de stratejik bir öneme sahip olduğunu belirtti. Demir-çelik sektörü ile ilgili Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemi ile bir soru önergesi de veren CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş şunları ifade etti:
STRATEJİK SEKTÖR!
Demir çelik sektörü, sanayinin lokomotifi olan sektörlerinin başında gelmektedir. Demir çelik ürünleri, başta inşaat sektörü olmak üzere, otomotiv, beyaz eşya, gemi sanayi, boru imalatı, tarım ve ziraat aletleri, ısı sanayi, elektrik-elektronik sanayi, makine imalat sanayi genel yapı ve ambalaj gibi sektörler de kullanılmaktadır. Demir çelik sektöründeki 1990’da 43 bin olan istihdam, özelleştirmelerle ve sektördeki daralma ile bugün için 39 bin kişiye düşmüştür. Bütün bu yönleri ile değerlendirdiğimizde, stratejik öneme sahip bir sektördür.
Ülkemizde ise 1937’de Kardemir,1965’te Erdemir,1970’te ise İsdemir kurulmuştur. Bu gün üç fabrika da özelleştirilmiştir ve demir çelik üretimi, tamamen özel sektöre bırakılmıştır. Türkiye’nin en büyük ve tek entegre yassı çelik üreticisi Erdemir ise slab ve yassı çelik ürünleri imalatında dünyanın en büyük 43’üncü şirketidir.
Türkiye, dünya ham çelik üretiminde yaklaşık 33 milyon tonla Almanya’nın ardından 8’inci sırada yer almaktadır. Ancak, küresel çelik sektörü, Çin ağırlıklı olmak üzere kapasite fazlalığını yarattığı sorunlarla mücadele etmektedir.
TÜRKİYE NET İTHALATÇI!
2012-2016 döneminde Türkiye’nin çelik tüketimi %21 gibi önemli bir artış gösterirken üretim %7.6 oranında düşüş göstermiştir. Aynı dönemde ihracat %18 oranında gerilerken, buna karşılık, ithalat %50 artışla,11.8 milyon tondan,17.5 milyon tona ulaşmıştır. Büyüyen iç tüketim, %50 oranında artış gösteren ithal ürünlerle karşılanmıştır. 2015 yılında 15 yıl aradan sonra net ithalatçı konumuna gelen Türkiye bir miktar iyileşmeye rağmen 2016 yılında bu konumunu sürdürmüş, 2017 yılında ise dünyada ki gelişmelere bağlı olarak denge kurulmuştur.
Maalesef önümüzdeki süreçte de ithalatın ağırlığını koruyacağı öngörülmektedir. Oysa, yassı çelik sektöründe kapasite kullanım oranının %60 civarındadır ve kurulu kapasitenin 8 milyon ton civarındaki kısmı atıl durumdadır. İthal çeliğe bağlı bir endüstriyel yapı ise Türkiye’nin ali menfaatleri ile hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır.
ABD’YE KARŞI TEDBİR ALINMALI!
Dünya çelik sektöründeki global düzeydeki gelişmeler yanında, sektörün yurtiçinde karşı karşıya kaldığı haksız rekabet unsurlarının giderilmesi, başta girdi maliyetleri üzerindeki yükler olmak üzere rekabet gücünü sınırlandıran her türlü uygulamalara son verilmesi gibi konularda atılacak adımlar, ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatında gümrük vergisi ve kota getirmeyi hedeflediğine dair kaygı uyandıracak açıklamasından sonra daha da önem kazanmıştır. Çünkü Türkiye,1.2 milyar dolar tutarında,%5.7’lik oranla ABD’ye çelik ihraç eden en büyük 6’ncı ülke konumundadır. Bu nedenle sektör ile ilgili olarak tedbirlerin ivedilikle alınması gerekmektedir.
Haber :