Ekonomi

Enflasyon ve hayat pahalılığı

Yeni Ufuk’un Görüşü

Abone Ol

Enflasyon ile hayat pahalılığı genelde birbirine karıştırılır. Gerçi, ikisi arasında dolaylı bir bağ yok değildir, ama bunlar gerçekte farklı kavramlardır.

Enflasyon, fiyatların yükselmesi olaydır. Bunun temel nedeni, üretim-tüketim dengesizliğidir. Kapitalizmin temel hastalığıdır.

Hayat pahalılığı ise, ortalama gelirin fiyat artışlarının altında kalması olayıdır. Geliri fiyat artışlarının üstünde birisi için hayat pahalı değildir.

İşçilere, memurlara ve emeklilere periyodik olarak yapılan ücret ve maaş zamları, enflasyon baskılanmadığı sürece bir işe yaramaz. Zamlar daha ele geçmeden erir. Gelirler enflasyonist baskının altında kaldığı sürece, memurlar ile işçi ve emekliler için hayat pahalılığı kavramı süreklilik kazanacaktır. Zaten öyle de oluyor.

Türkiye uzun yıllardır bu sarmalın içinde debeleniyor. Maaş ve ücretler artıyor, buna karşılık fiyatlar daha çok arttığı için yaşam kalitesi yıl yıl düşüyor.

Burada önemli olan enflasyonu, kağıt üzerinde değil, gerçekte düşürmek ve bunu sürekli kılmaktır. Enflasyonunun üzerinde verilecek zamlar bu durumda bir anlam kazanır.

İkinci para birimimiz olan dolar baz alındığında, memurlara yapılan yüzde 80 civarındaki zam, onların yaşam kalitesini arttırmaktan uzak kalıyor. Aynı şey işçi ve emekliler için de söylenebilir. Gerçek enflasyonun 100’ün üzerinde olduğu koşullarda bu oranın altında kalan her maaş ve ücret artışı, enflasyona yenik düşmüş demekti.

Yeni maliye bakanı Mehmet Şimşek’in başarılı olması bu açıdan çok önemli. Çünkü daha önce denenen model iflas etti, oraya yeniden dönmek sözkonusu değil.

Son söz olarak şunu söyleyeceğiz:

Fiyat artışları sürdüğü sürece sabit gelirlilere yapılacak zamlar yaşam kalitesini yükseltmeyecektir. Hayat onlar için daima pahalı olacaktır.

Yeni Ufuk


Haber : 

Abone Ol