Yaşam

Ereğli'den bir yıldız doğdu!..

Kdz.Ereğli doğumlu İlkay Bora Öder, Türkiye’nin son yıllarda yetiştirdiği en iyi müzisyenlerden biri. Conservatorio Statale di Musica "Alfredo Casella" - L'Aquila'da kompozisyon eğitimi alan genç adam, İtalya’da konservatuvar tarihinde sadece 13 kişiye verilmiş olan Menzione d’Onore ödülünü almaya hak kazandı.

Abone Ol

Associazione Culturale Lituana Musica Vitale’de sorumlu besteci olarak görev yapan Öder, genellikle 40 yaş ve üstü bestecilerin görevlendirildiği bu statüye 29 yaşında sahip oldu. Besteleri senfoni orkestraları tarafından yorumlanan genç besteci, film müziği alanında projeler yapmak istiyor.

İlkay Bora Öder, son yıllarda Türkiye’den çıkan en genç ve en başarılı müzisyenlerden biri. 1 Ocak 1989 Zonguldak/Ereğli doğumlu Bora’nın çocukluğu Antalya’da geçmiş. Müzikte ilk göz ağrısı rock ve caz müzik. Bu alandaki macerası da 15 yaşında elektro gitar çalarak başlamış.

Üniversitede Süleyman Demiral Üniversitesi’nde Müzikoloji eğitimi almış. 20 yaşında Erasmus programıyla yurtdışına gitmeye karar verdiğinde üç ülke alternatifi varmış: İspanya, Polonya ve İtalya. Tercihini İtalya’dan yana yapan genç adam, girdiği sınavdan başarılı bir sonuç almasının ardından, Conservatorio Statale di Musica "Alfredo Casella" - L'Aquila'da kompozisyon eğitimi başlamış. Bora, İtalya’daki konservatuvar lisans eğitiminin tam 10 yıl sürdüğünü söylüyor. İlk beş sene ön lisans, üç sene lisans ve son iki sene ise yüksek lisans. Kendisi eğitim göreceği alanda piyano konusunda biraz yetersizmiş ancak, ‘’absolut’’ kulağa sahip olduğu anlaşılınca eğitmenleri kendisine yardımcı olmuşlar ve piyano derslerinden borçlu sayılıp, derslerini paralel olarak vermesi şartıyla eğitimine devam etmiş ve beş senelik ön lisansı, 10 üzerinden 9 buçuk ortalamayla iki senede tamamlamış.

O dönem maddi anlamda da zorlandığı bir dönemmiş, eğitime devam ederken, bir taraftan da çalışmış. O süreç içinde eğitmenleri de kendisini çok desteklemiş. Arkadaşlarıyla Irish Pub’da müzik yaptığı günler olmuş. Ancak lisans başladığında aldığı burs hayatını kolaylaştırmış. Lisans bitirme tezi için ‘’Anatolia’’ isimli 12 dakikalık bir beste yapan Bora, Anadolu’nun farklı bölgelerinin izlerini taşıyan ezgileri bestesine yansıtmış ve bir Doğu-Batı sentezi ortaya çıkarmış. Bu beste bir kayıt stüdyosunda değil, bizzat orkestra eşliğinde çalınmış. Aynı beste, çok kısa bir zaman içinde halk konserinde yeniden icra edilmiş.

Hayalinde film müziği yapmak var! 

İlkay Bora Öder lisans eğitimini tamamladıktan sonra, son dönemeç olan film müzikleri besteciliği yüksek lisans sürecine başlar. Çok şanslıdır çünkü David di Donatello ödüllü Carlo Crivelli’nin öğrencisi olarak eğitim alır. Gene bir Doğu-Batı sentezi olan ‘’Çelişki’’ isimli bestesi, bölge senfoni orkestrası tarafından yorumlanır. Yüksek lisans tezi olarak Charlie Chaplin’in ‘’Easy Street’’ filmine beste yapar ve gene orkestra tarafından icra edilir. Konservatuvarı tamamladığında okulun tarihinde sadece 13 kişiye verilmiş olan Menzione d’Onore ödülünü almaya hak kazanır. Kendisi bu ödülü alan 14. Kişidir.

Şu anda tam altı aydır Litvanya’da. Associazione Culturale Lituana Musica Vitale’de sorumlu besteci olarak görev yapıyor. Bir yıllığına katıldığı kurumda, bu iş için belirlenen isimler genellikle 40 yaş ve üstüyken, kendisi henüz 29 yaşında olmasına rağmen bu göreve atanmış.

Musica Vitale’nin başındaki isim, Bora’dan kurumun mandolin ve yaylı dörtlüsü için bir beste istemiş. Kendisi İstanbul’da fenomen haline gelen ‘Tombili’’ isimli kediden esinlenerek ‘’Tombik’’ adında üç bölümlük bir konçerto bestelemiş. Bu bestenin orkestra tarafından yorumlanışı Litvanya devlet kanalında yayınlanmış. Avrupa’nın en iyi yaylı dörtlülerinden biri için ‘’Rüzgar’’ isimli bir beste yapmış. Bu beste ile Cortemilia Müzik Yarışması’nda birincilik kazanmış.

Film müzikleri onun için ayrı bir önem taşıyor. Kendi ülkesinde sinema sektöründe iyi işler yapmanın hayalini kuruyor. Türk sineması dendiğinde en çok çalışmak istediği yönetmen Yavuz Turgul. Film müziği alanında Jerry Goldsmith, Hans Zimmer, Alexander Desplat en sevdiği isimler, yönetmen olarak ise Wachowski Kardeşler, Tim Burton, Peter Jackson, Christopher Nolan ve Ferzan Özpetek favorileri… Müziğe olan ilgisi ilk olarak rock müzikle başlayan bir adam olarak ise Jimi Hendrix ve Led Zeppelin’in yaşamında ayrı bir yeri var.


Haber : Leman Haber

Abone Ol