Esas sorun
Enflasyonun örneğin yüzde 60’ten 58’e düşmesi, gerçekte enflasyon hızının 2 puan düştüğü anlamına gelir. Enflasyon (sıfırlanamadığına göre) yine vardır, ama daha az artmıştır.
Bu da satınalma gücünün teorikman 2 puan yükseldiği anlamına gelir. Teorikman, çünkü enflasyon hızındaki azalma çarşı-pazara hemen yansımaz.
Enflasyonun 2 puan düşmesi, bir genellemedir yani. Enflasyon iki puan düştüğü halde bazı temel ihtiyaç mallarının fiyatı artabilir.
Türkiye’de böyle bir durum yapamıyor. TÜİK enflasyonunun düştüğünü açıklıyor, ama buna karşılık temel gıda fiyatlarındaki yükselme sürüyor. Bu da 2 puanlık enflasyon düşüşünün aynı oranda satınalma gücünü yükseltmesini boşa çıkartıyor.
Ücretlere yapılan zam, enflasyon oranına göre olursa satınalma gücü yükselmiş olmaz; tam tersi temel ihtiyaç malları karşısında biraz daha erimiş olur.
Memur, emekli ve işçilere yılsonu zammının yüzde 20’nin altında olacağı belirtiliyor. MB’nin yılsonu enflasyon tahmini ise yüzde 43. Altı aylık enflasyon baz alındığında yüzde 20’nin altındaki bir ücret artışı enflasyonun altında kalacaktır.
Aslında hesaplamanın açlık-yosulluk sınırları esa alınırak yapılması gerekir. Açlık sınırı 30 bin liraya yaklaştı, yoksulluk sınırı da 80 bin liraya. 30 bin liranın altındaki bir ücret, açlığın çok çok derinliğini etkiler. 80 bin liranın altındaki bir ücret de açlık sınırına girer.
Nüfusun yüzde70’e yakını yoksulluk ve açlık sınırlarının altında yaşıyor.
Ama maliye bakanı Şimşek vatandaşlardan hâlâ sabır istiyor !..
Yeni Ufuk
Haber :