“Enflasyon yükselmeye devam ederken ben niçin bundan sebeplenmeyeyim” zihniyetini bizzat enflasyonun kendisi yaratır.
Yani stokçuluk/fırsatçılık ve yükselen fiyatlara işletme düzeyinde artışlar yapmak, enflasyonun düşük ve yatay seyrederken böyle şeyler olmaz.
Dolayısıyla fırsatçılık bireysel gibi gözükse de aslında kötü gidişin ürünüdür.
Fahiş/yüksek fiyat artışları yapaydır, ama onu önleyecek gerçek çare de enflasyonu düzenlemektir.
**
Fırsatçılığın Kdz. Ereğli’de de tipik örnekleri gözleniyor. Özellikle hazır yiyecek ve içecek satılan yerler ile konut kiralarında:
Hazır yiyecek-içecek satan işletmeler fiyat belirleme prosedürünün (maliyet+kâr) dışına çıkıyorlar. Köylü pazarlarında olduğu gibi fiyatlarını birbirini gözeterek belirliyorlar. Gözle bir lokantanın/cafe’nin fiyat listesi donimo etkisi yaratıyor, tüm işletmelere yapılıyor.
Konut kiralarında da öyle:
Konutlar/işyerleri boş tutuluyor (stokçuluk) belirli bir talep oluşunda astronomik rakamlar şeklinde sonuçlanıyor. Konut kiraları şu an, semtine göre 10-25 bin lira arasında değişiyor. Evini değerlendirmek isteyen ev sahiplerinin açtığı tahliye davaları gittikçe çoğalıyor…
Bu da konut satışlarının zirve yapmasının da rolü var. Politika faizinin yüzde 50’ye çıkması tüm faizleri çıldırttı ! Mevduat faizleri yüzde 67’ye çıktı örneğin. Evini satan yurttaş yarısını bankaya yatırıp yüksek faiz alma yolunu tutuyor. Yahut altın ve dövize yatırıyor…
Bütün bunlar ekonominin kötü gidişiyle ilgili ciddi sorunlar, ana haber de olmayabilirler. Çünkü yüksek enflasyon liranın değerini düşürüyor zaman içinde…
Peki çare ?
Hazır yiyecek-içecek satan işyerlerine gitmeyerek onları boykot etmek çare değildir. Zaten yüksek fiyatlı yerlere yoksul halk zaten gitmiyor: Bu, kendiliğinden gelme bir tepkidir. Bunu ayrıca organize hale sokmak, her şeye rağmen yanlıştır. Çünkü esnaf da halkın bir parçasıdır ve gerçek üretici değildir.
Fiyat artışlarının esas suçlusu ekonomiyi iyi yönetemeyen iktidardır.
Yeni Ufuk
Haber :
ETİKETLER : Yazdır