HAFTANIN ARDINDAN...

KULİSLERDEN ATİKE HANIMA SORULAR!

Abone Ol

KULİSLERDEN

 

ATİKE HANIMA SORULAR!

 

Bizim minik kuş, bu hafta da kulislerden Atike’li söylentiler derleyip getirdi. Bunları şu şekilde soru haline getirmek olası:
1)    Atike Hanım! Kızkardeşinizin kocası belediyede mi çalışıyor? Çalışıyorsa nerede? Belediyecilik dilinde “ense yapma yeri” bilinen Liman tesislerinde mi?
 Eğer öyle ise, hangi statüde ve ne kadar maaş alıyor?      
Muhasebeden sorumlu olduğunuza göre, kamuoyuna bu konuda bilgi vermek de göreviniz oluyor! Çünkü siz de halkın verdiği direkt veya dolaylı vergilerden aldığınız maaşla geçiniyorsunuz!.. Kamuoyunun bunu bilmeye hakkı var!..
2)    Birlikte çalıştığınız ve gayet sıkı-fıkı olduğunuz söylenen işçi statüsündeki bekar (dul) bir bayana, sırada memurlar beklerken, Belediye Lojmanlarında daire tahsisi için aracı oldunuz mu? Eğer öyle ise, Başkanyardımcılığı görevini kötüye kullanmak anlamına gelmiyor mu? Eğer iddia doğru ise sırada bekleyen memurlara haksızlık değil mi bu?..
3)    Muhasebe bölümündeki bir bayanın kocasının Safranbolu belediyesinde çalıştığı ve sizin, bu kişiyi Ereğli belediyesine transfer edip muhasebede çalıştırmak için çaba gösterdiğiniz bu nedenle kadro açmak için bilinen görevden almayı gerçekleştirdiğiniz söylentisi doğru mu? Eğer doğru ise, bir taşla vurulan kaçıncı  kuş bu!.. Gitgide zekanızı takdir etmeye başladık!..

Minik Kuş Haftaya Atike’li yeni söylentiler getirirse, sizlerle paylaşacağız!..

 

HAFTANIN HABERİ

 

MAHKEME YOLUNDA

 

Atike Hanım Yeni Ufuk’u mahkemeye verecekmiş…
Nedenini anlamadık ama, seviniriz!..
Çünkü gerçekler ortaya çıkar!
Ayrıca öyle birilerini tanık gösteririz ki Atike Hanımın dudağı uçuklar!..

 

TEŞEKKÜR EDİYORUZ

 

Aysun’la Haftanın Ardından sayfamız, ilk hafta 2865, ikinci hafta da 3100’e yakın bir izleyici/okuyucu kitlesine ulaştı. Gazetemizle birlikte, son iki sayfamızın izlenme/okunma rakamı ortalama 7 bin!
Bize bu başarıyı getiren çizer ve yazarlarımız ile habercilerimize ve tabii ilgisini bizden esirgemeyen okurlarımıza teşekkür ediyoruz.
Yeni Ufuk, yerel basında, bir kalite markası haline geldi.
Hayır övünmüyoruz! Bu basit gerçeğin altını çizmemizin nedeni, okurların iyi ile kötüyü birbirinden ayırmadaki yeteneğini vurgulamak! Bu bağlamda, iyi ürünlerin mutlaka yankısını bulacağı konusunda değerli meslektaşlarımızı uyarmak!..
Daha kaliteli, daha cesur bir yayın politikası izleyebilmek için elimizden geleni bundan böyle de yapacağımızı okurlarımıza duyurmak istiyoruz.

Gelecek hafta da buluşmak umuduyla…

 

MEDYA

 

BİRİNİ UNUTMUŞUZ!

 

Geçen sayımızda yayınlanan, Kaç Tür Gazeteci Var başlıklı analizimize genelde olumlu tepkiler geldi. Kimi meslektaşlarımız da türleri sayarken birisini unuttuğumuz konusunda bizi uyardılar.
Neydi pas geçtiğimiz?
Kamusal gazetecilik!..
Ne demek bu?
Gerçekte kamu ve kamu katkılı kurumlardan maaş alıp da ayrıca “gazetecilik” yapanları içine alan bir kavram bu. Bunlara, azıcık ironik bir yaklaşımla, “kamusal gazeteci”  deniliyor. Bunlar, “kamu görevini”, kamu kuruluşlarından maaş alarak yerine getiriyorlar!..
Tabii mesleki açıdan etik değil bu!. Bağımsız gazete çıkartan, bu gazetelerde üç kuruşla geçimini sağlamaya çalışanlar ile, maaşını kamu veya kamu katkılı bir kuruluştan alanları “gazeteci” kavramı için de buluşturmak, ayıp!
Ama neyleyelim ki böyle tipler var yerel basında! Hatta, boynuna fotoğraf makinesi takıp artistik pozlarla kendisini “gazeteci” diye pazarlayan tipler bile var!..
Bunlar, doğal olarak, nereden maaş alıyorlarsa ve o kuruluşu kim denetliyorsa onun kulu-kölesi!.. Bunlar, temel ilkesi bağımsızlık olan mesleğin yüz karaları!.. Maaş aldığı kurumdan basına verilen ilanlardan bile yararlanan bunları ayrı bir kategori olarak ele almanın, yandaş ve yalakalığın yeni bir versiyonunu tanıtmak bakımından yararı var!..
Biz de uyarılar üzerine tanıttık işte!..

 

HAFTANIN NEŞESİ
                                      

  MÜHÜRLESEK Mİ?..

 

Malûm: Cehennemin kapısı Ereğli’de!..
Kapı, Kerberos’un Herkül tarafından yakalanıp götürülmesinden bu yana bekçisiz!..
Bu demektir ki dileyen girip çıkıyor!
Buna bir çare bulmalı! Yoksa cehennem, yolgeçen hanına dönecek!..
Kapıyı mühürlesek mi acaba?..

 

SİYASET

 

MUŞ’LU YAŞAR İŞ BAŞINDA!..

 

CHP Ereğli ilçe örgütünün Genel Kurulu yaklaşıyor…
Herkes delege avında!
Muş’lu Yaşar en önde!.. Çünkü, bize gelen haberlere göre, Yaşar yine ilçe başkanı adayı!.
Kulislerde dolaşan söylentilere göre, seçimde “Belediyeciler” de iddialı!
Kazan kaynıyor!..
Anasının gözü siyaset esnafı da kazanın altına durmadan odun taşıyor!..
Kulislerde dolaşan söylentilere göre, bu kez Baykalcılar , sürpriz bir aday çıkaracaklar!..
Haydi hayırlısı…

 

 

 

HAFTANIN SORUSU

 

BİLİN BAKALIM!

 

Dişi peygamber devesi, o işten sonra erkeğinin kafasını kopartırmış.
1)    Hangisini?
2)    Niye ?..

 

 

 

 

 

 

HAFTANIN ŞAKASI

 

 ŞEYTANIN FENDİ!

 

Şeytanın solak olduğu rivayet edilir…
Bizim dincilerin solcuları görünce cin çarpmışa dönmesi bundan mıdır acaba?..

 

 

 

 

 

 

 

HAFTANIN FOTOĞRAFI

 

HİZAYA!.

 

 

CHP’li Meclis üyeleri boykot ettiği için uzun süredir yapılamayan grup toplantısı parti müfettişlerinin Ereğli’yi ziyaretinden sonra gerçekleşti.
Belediye Başkanının makamında yapılan toplantıya CHP İlçe Başkanı H.Kartal Başkanlık etti. Sağına Posbıyık’ı soluna da Özkan Özyağcılar’ı alan Kartal’ın mutluluğu yüzünden okunuyordu. ( Gazetelerden )

 

HAFTANIN ÖNERİSİ

 

KÜLTÜR

 

Aydınlanma Devriminin yarattığı en önemli kültür kuruluşu Halkevleri idi…
Halkevleri, devrimin kültür-siyasetini değişik etkinliklerle yürütür, kitlelere mal ederdi…
Örneğin 1933 yılında, Ereğli’de taşkömürünün ne zaman ve kim tarafından bulunduğunu üç kişiden oluşan Halkevi komitesi saptamıştı…
Ereğli’de çok güzel bir Halkevi var. Ama içi bomboş!..
Öyle olması da doğal!
Aydınlanma Devrimi, ne yazık, 2002’den bu yana çimenlere aşağıdan bakıyor!.. Bu yüzden Halkevlerini diri tutacak kültür kalmadı ki Ereğli Halkevi dolsun taşsın!..
Birileri bozulmazsa, orayı düğünevi yapsak nasıl olur?..
Hiç değilse yaz aylarında insan görür!..

 

 SAĞLIK

 

Ereğli Devlet Hastanesinin kan alma laboratuarında iki haftadır yara bandı olmadığı, bu yüzden kan veren vatandaşların hijyenik ve mikrobik sorunlar yaşadığı doğru mu?

Bu önemli eksiklik nereden kaynaklanıyor?

 

 

 

 

 

 

HAFTANIN SÖZÜ

 

Tolstoy: Bir insanı bulunduğu mevkiye göre değil, göz koyduğu mevkiye göre ölçmek gerekir.


Haber : 

Abone Ol