Haftanın Ardından..

Köşe yazarımız Aysun Kaya yorumluyor..

Abone Ol
Haftanın uyarısı
 
NEREDE O 40 BİN TON ASFALT?
 
Ereğli’nin tali yollarının çoğu bombalanmış gibi!
Örneğin hastane girişindeki yol! Kemer-hastane yolu! Sanayi Sitesi yolları! Orhanlar mahallesi yolları!..
Say say bitmez!
Bir de diyorlar ki 40 bin ton asfalt döktük!
Nereye döküldü bu asfaltlar?
Burası belli değil!
Hadi hepsini bir yana koyalım. Hastane girişindeki yol perişan halde! Ambülanslar çukurlardan geçerken, içindeki hastaları düşmesin diye tutmak gerekiyor!..
Palavrayı bırakalım! Hiç değilse azıcık yol yapalım, yol!..
 
Haftanın sorusu
                                                       
SİZE NE?
  
Posbıyık’ın eski ANAP’lı, yeni “CHP”li danışmanları, DSP’nin kısmen hareketlenmesi üzerine paniğe kapılmışlar!
Nedeni, DSP seçimlerde oy bölermiş!..
İyi hoş da CHP’nin Posbıyık yüzünden bölünecek oyu mu kaldı! Son genel seçimde Ereğli merkezinde AKP’den 15 bin oy fark yiyen CHP değil de DSP miydi?
Bir şey daha var:
Bölünecekse, CHP’nin oyu bölünecek, size ne oluyor?
Siz bunca olaydan sonra CHP’nin Posbıyık’ı aday göstereceğini mi sanıyorsunuz hala?
Yoksa CHP adaylığı AKP’nin Genel Merkezinde mi saptanıyor?
Geçtiğimiz aylarda AKP Genel Merkezini ziyaret eden patronunuza niye sormuyorsunuz bunu?
 
Haftanın merak edileni
                                             
GİTGİDE ÇOĞALIYORLAR!..
 
Kolej, Fransızca kökenli bir sözcük. Özel lise anlamına geliyor.
Gelgelelim, kavram, ana sınıflara kadar inmiş durumda! 
Ereğli eskiden köklü bir kuruluş olan Türk Eğitim Derneği (TED) koleji vardı sadece. Şimdiyse ortalık kolejden geçilmiyor!..
Bunlar, yabancı dil ağırlıklı eğitim veren okullar!..
Kimi aileler yabancı dil öğrensin diye, kimileri de hava olsun diye çocuklarını “kolej”lere veriyorlar!.. Ücretler, TED dışında, astronomik!..
Merak ediyoruz. “kolej”lerin aldıkları paraların karşılığını veren kalitede öğretim veriyorlar mı acaba? Örneğin binaları, binaların bulundukları yerler, vb. sağlıklı eğitim için yasa ve yönetmenliklere uygun mu? Eğitim kadrosu?..
Merak bu ya, Milli Eğitim Müdürlüğü Ereğli’de kolejlerle ilgili denetlemelerinde hangilerine tam not verdi? Hangilerinin eksiği var?
Kamuoyu merak ediyor. Çünkü, yüksek ücretler ödüyor!..
 

Haftanın gerçeği
                            
KASABA POLİTİKACIĞININ DİNİ İMANI YOKTUR!..
  
Kasaba politikacılığı entrikaya dayanır. Pragmatiktir. Amaca ulaşmak için her yolu mubah sayar.
Bundandır, kasaba politikacılığında “dost” kavramı, sık sık içerik değiştirir.
Slogan şöyledir: Düşmanın düşmanı, dostumdur!
Düşmanlar değiştikçe, dost kavramının içeriği de değişir!
Kimi zaman dostluk-düşmanlık kavramları, şikeye de uğrar! İttifaklar şikeleşir, kamuoyu bu yolla aldatılmaya çalışılır!
Örneğin TSO Başkanlığına aday olan İrfan Erdem’i, Posbıyık geçenlerde gagaladı! Erdem’in Belediye Bakanlığına ısınma turları attığını söyledi; Erdem’i karşısına aldı!
Ama, öte yandan, Erdem’in basın danışmanlığını düne kadar Posbıyık’ın has adamları yapıyordu!
Erdem’in basın konusunda yanlış yönlendirilmesi, dost (!) kazığı mıydı acaba?
Bilmiyoruz! Bildiğimiz her iki durumda da Erdem’in yanlış yönlendirildiğidir!
Kasaba politikacılığı karmaşık bir politika türüdür.
Kamuoyu karşısında “ben seni destekliyorum” deyip, gerçekte altını oymak, kasaba politikacığının sıkça rastlanan yönlerinden birisidir!
Biz bunu Ereğli Gazeteciler Derneği kongresinde yaşamadık mı?!..
İrfan Erdem, dikkatli olmalıdır!
Kasaba politikacılığında dost kavramı, hava civadır!..
Kasaba politikacılığının dini imanı yoktur; yahut dini-imanı koltuk ve paralar!..
 

Haftanın yorumu
                                      
ÂKILLAR’IN AKLI NEREDE?
 
Başbakanın bizzat seçtiği âkılların “barış ve kardeşlik” seferi başladı. Kürtlerle, Türkler, Rumlar, Ermeniler, Boşnaklar, Süryaniler, vb. bin yıldır Anadolu’da beraber yaşıyorlar.
Öteki milli toplulukların yanısıra Türk-Kürt, günlük yaşamda iç-içe olmuştur daima. Kim Kürttür, kim Türk, kim Boşnak yahut Ermeni? Bunu araştırmak, soruşturmak sokaktaki adamın aklına bile gelmez! Cumhuriyet Devrimi, Anadolu’daki tüm etnik azınlıkları etle tırnak gibi birleştirmişti. Sokaktaki adamın komşusu vardır, arkadaşı-dostu vardır. Ama, çoğu komşusunun, arkadaşının etnik kimliğini bilmez, çünkü sorup-soruşturmak aklına bile gelmez!
Cumhuriyet Devrimin en büyük başarısı budur!
Ülkemizde Türk-Kürt ayrımcılığını yaratan PKK oldu. Türk’e ve teorikman öteki etnik kimliklere PKK savaş açtı! Birliği, kardeşliği PKK dinamitledi. Otuzbin canımız aldı. Ölenlerin için de Laz da vardı, Kürt de, Ermeni de, Boşnak da…
PKK’nın ve onu yöneten ABD’nin otuz yıldır devam eden provokasyonlarına rağmen, günlük yaşamda Türk’le, Kürt, Ermeni ile Laz ya da Boşnak, Arnavut yine iç-içe, yine kardeşçe yaşıyorlar!
Türk-Kürt kardeşliği ABD’nin ve onun taeronu alan AKP ile PKK’nın oyununa gelmedi!..
Güneydoğu’daki Kürtçü akım, Kürt halkının değil, Kürt aşiret reisleri ile Kürt şoven burjuvazisinin yarattığı yapay bir akım! Arkasında da emperyalistler var!..
Peki bu gerçekler karşısında AKP’nin âkıllı adamları kitlelere ne söylüyor, ne söyleyebiliyor?
Barış, kardeşlik analar ağlamasın…
İyi ama, Türk-Kürt ayrımını Türkler mi yaptı? Türkler mi  Kürtlere saldırdı? Türkler mi onca can aldı?
Barışı dinamitleyenlerin adresi Türkler mi, PKK mı?
O halde bizim âkılların şurada-burada ne işi var? Barış istiyorlarsa öğütlerini barışı dinamitleyenlere versinler! Zonguldak’taki maden işçisine barış nutku atmanın ne anlamı var? Barışı maden işçisi mi bozdu!..
Âkıllar ayrıca şunu sormuyorlar mı kendilerine:
“Savaşla ilgisi olmayanlara, ayrımcılığın “a”sını bilmeyenlere “barış-kardeşlik” öğütlüyoruz! Sakın bu, ufuktaki referandum için AKP ile BDP’nin bir propaganda etkinliği olmasın? Hem sonra barışı bozanlara barış için ne veriliyor da şuna-buna barış nutku atıyoruz?.”
Akılların aklına hiç gelmiyor mu bu sorular?!..
 
Medya
 
GDO’LU SATIŞLAR VE TIKLAMALAR!..
 
Dinci gazetelerin hemen hepsinin tirajı çok düşük. Örneğin Fethullah Hoca’ya yakınlığı ile bilinen Zaman gazetesinin bayi satışı 22 bin. Baskı sayısı ise 1 milyonun üzerinde! Bunun bir kısmı abone, ama çoğu beleş dağıtılıyor!
Türkiye gazetesi de öyle!
Son zamanlarda apartmanların, iş merkezlerinin vb, girişlerine bırakılan dinci gazete sayısında artış var!..
Genelde olsun, yerelde olsun, bir de GDO’lu tıklama olayı yaşanıyor. Çoğu gazetenin tıklanma istatistikleri ya yok (çünkü utanıyorlar, izleyenleri yok) ya da GDO’lu!..
Maksat, siyasetçileri, iş çevreleri uyutmak! Bu yolla, reklam, açıktan destek elde etmek!..
Kerizlik potansiyelleri geniş olan siyasetçiler ile iş çevreleri bu yemi yiyorlar! Ama, bu işlerden az-çok çakanlar gülüp geçiyorlar..
Velhasıl medya da artık bir üçkağıtcılık Odağı haline geldi!..
 
 
 

Haber : 

Abone Ol