'HAYATIN İLK HARFİ ÖZGÜRLÜKTÜR'
Yayınlanma : 05-12-2013 | 19 : 37 22
Güncelleme : 05-12-2013 | 19 : 37 22
CHPnin önceki Grup Başkan Vekili ve Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, Cumhuriyet Kadınları Derneği Ereğli Şubesinin panelinde yoğun ilgi gördü. Kadınların son yıllarda yaşadığı mağduriyetin arttığını belirten Tarhan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğana da sert eleştirilerde bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, Cumhuriyet Kadınları Derneği Ereğli Şubesi tarafından düzenlenen, Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Anayasaya Girişinin 79. Yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen panele konuşmacı olarak katıldı. İlk olarak Cumhuriyet Halk Partisi Ereğli İlçe Başkanlığını ziyaret eden Milletvekili Tarhan gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Anayasa Mahkemesinin Mustafa Balbay ile ilgili kararına Tarhan şu sözlerle yanıt verdi:
TAHLİYE EDİLMELİ
Yerel mahkeme, yani İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi 4 aydır gerekçeli kararı yazmamıştı. Hala da dosya elinden çıkmadığı için, bu da bir ihlal suçu teşkil ettiği için Anayasa Mahkemesi de gereğinin yapılması kararıyla geri gönderdiğine göre derhal tahliye kararı verilmeli diye düşünüyorum. Çünkü ihlal açıktır. 2 buçuk yıl süren bir ihlal sözkonusudur. Yasama yetkisini yerine getiremediği için bir tazminat kararı verilmiştir. Hala milletvekilidir ve hala yasama faaliyetini yerine getiremediği için eğer bu karar spor olsun diye verilmediyse derhal tahliye edilmelidir. Yerel mahkeme, Anayasa mahkemesi'nin kararını eline alıp hemen tahliye kararını vermelidir
CEPHEYE MERMİ TAŞIMIŞ
Tarhan daha sonra Şinasi Bey Restaurantta düzenlenen panele katıldı. Yoğun katılımın olduğu toplantıya giriş ve çıkışlarda zaman zaman izdiham yaşandı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşının ardından Andımız okundu. Cumhuriyet Kadınları Derneği Ereğli Şube Başkanı Öznur Özkök konuşmasında kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinden bu yana birçok yasal düzenleme yapılmasına rağmen soruna çözüm bulunamadığına vurgu yaptı. Özkök konuşmasında, Siyasi haklarını 1924'te almasına rağmen kadınlarımız siyasi partilerimizin büyük çoğunluğunda vitrin olarak kullanılmaktadır. Geçmişte yeri geldiğinde cepheye mermi taşımış, erkeğiyle birlikte cephede savaşmış, gerektiğinde evinde anne olmuş, üretim sürecine aktif olarak katılmış kadınlarımız bu gün hala şiddet ve cinsel tacize uğramakta, töre cinayetlerine kurban edilmekte, kara çarşafa ve türbana sarılmaktadır. Eğitim sisteminde yapılan değişiklikle kız çocuklarının erken yaşta okuldan kopuşu hedeflenerek çocuk gelinlerin çoğalmasına yol açılmaktadır. Çalışma yaşamında yapılan düzenlemelerle de kadınlar üretimden evlere doğru çekilmektedir. Başbakan kadınların kaç çocuk doğuracağından tutun da nasıl doğuracaklarına bile karar vermektedir dedi.
TARHAN MAĞDURİYETE DİKKAT ÇEKTİ
CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, Devrimin kalesinden emeğin kalesine selam getirdim sözleri ile başladığı konuşması alkışlarla kesildi. Başbakanı sert sözlerle eleştiren ve kadınların yaşadığı mağduriyete vurgu yapan Tarhan, kadına yönelik şiddette yaşanan artışa da dikkati çekti. Gösterilen yoğun ilgiye teşekkür eden Tarhan konuşmasında şu ifadelere yer verdi: Nefretin organize hali gibi bir hükümet ile yönetiyoruz, nefretin biyolojik hali kimdir bu ülkede onu da biliyorsunuz. Herşeyi de biliyor, kadınlara ve gençlere en çok onlara söylemek yasak, konuşmak yasak, toplanmak yasak, bu ülkede gençlere özellikle herşey yasak. Kızların evlilik hayalleri, erkeklerin emeklilik hayalleri kurmaları hatta mümkünse her akşam evlenip enaz 3 çocuğa karışık maklubeli sohbet programları izlemeniz isteniyor. Baskısı son yıllarda sadece gazetecileri hapis etmek işten atmak, kitaplar yapmakla kalmadı ülkemizi bir cezaevi işletmesine çevrildi.
AÇ VATANDAŞLARIMIZI DOYURABİLİRDİK
Duvarlarda, billboardlarda sadece onun resmi var. Bu ülkede özel mülkiyet tanrılaştırılmış, satılmadık sahil, yeşil, orman, tarım arazisi, kamu malı kalmamış. Satılan değerlerimiz ile inanın bu ülkenin bütün açlarını sonsuza dek doyurabiliriz. Üstüne kahve tatlı da olmak üzere, muhtemelen doyurabilirdik. Dizilerden çocuk sayısına, kürtajdan emzirmeye kadar her konuyu biliyor. Yakında pilav yaparken ıslatılmalı mı ıslatılmamalı mı onun tarifini de ondan alacağız, bekliyorum. Bol bol çocuk yapın, yapın ki çalışacak yeni köleler olsun, yapın ki savaşta cepheye sürecek çocuklar istiyor. Fabrikalarda 3 kuruşa çalışacak yeni kölelerimiz olsun istiyor. Para konusunda çocuk yetiştirme konusunda da çok usta. Para konusunda usta çocuklar yetiştirdiğini biliyoruz ne o gemicikler, 52 bin TL maaşlar, iş adamlarının ellerinden tuttuğu, tuzu kuru tabi çok çocuk ister. Bu seyrek bıyıklı öfkeli şahsiyet diyorum ben ona, evde yaptıkları yetmezmiş gibi sağa sola taş atıyor.
AÇIK AÇIK TARAF OLDU
Adam Suriyedeki iç savaşa açık açık taraf olmaktan ve desteklediği Özgür Suriye Ordusunun kafaları gövdeden ayırmasından rahatsız olmuyor, katliamlardan rahatsız olmuyor. Tecavüze uğrayan kadınlardan rahatsız olmuyor, Vapurdan inen gençlerin ne giydiğinden rahatsız oluyor üstelik bunlardan bir de mağdur oluyorlar. Bizi ülke içindeki karışıklıklar yetmezmiş gibi orta doğu da da bir savaşa sürüklemek istedi bu adam. 100 Yıllık dış politikamız yurtta sulh cihanda sulh esasına dayalı iken bu adam bu ülkeyi Ortadoğu cengaverine dönüştürmeye çalıştı. Kalpak giydi yakışmadı, ata bindi ne oldu düştü. O günden düştü milli içkimizi bilmem ama milli hayvanımız Attır at diyorum. Kalpakta Atta Atatürke yakışır. Bir Başbakan halkının yüzde 50si ile şiddetli geçimsizlik yaşıyor. O yüzde 50den bir tane daha var. Bunu unutmuş görünüyor, o böyle olunca herkes bu ülkede gölgesi ile savaşacak kavga edecek hale geliyor.
ÖFKELERERİNİ KADINLARDAN ALIYORLAR
Erkekler öfkelerini en yakınındaki kadınlardan alıyorlar. Bu gençlerin bir çoğu işsiz, yoksul. Bu ülke ne kadar işsiz ve yoksul olsalar da gençlerle dolu. Dünyayı izleyebilen, dünyaya vakıflar ellerindeki bilgisayarla ancak her itirazları azarlanıyor, biber gazları, coplarla biliyorsunuz demir coplarda aldılar. Gene söylüyorum bunlardan da mağdur olan bir başbakan yönetiyor bizi. Halkı kin ve nefrete tahrik etmekten hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ve ceza almıştı, muhtemelen bunun hakkını veriyor, halkı kutuplaştırmak için herşeyi yapıyor. Her an patlamaya hazır gibi. Nükleer santralin ve tüpün acil durum prosedürü var ya bunun o da yok, her an patlayacak gibi davranıyor. Biz her sefer laik bir sevgiden söz ediyoruz o had bildirmekten söz ediyor. Oysa biz bir parça huzur istiyoruz, 70-75 yıllık ömrümüzde huzura ve hürriyete ihtiyacımız var. Hayatın ilk harfinin hürriyet olduğunu özgürlük olduğunu düşünüyorum.
EKMEK İSRAFINI DERT EDENLER
UÇAK, GEMİ İSRAFINI DERT ETMİYOR
Kadınlar özellikle yoksul emekçi kadınlar insan yerine konuluyor olsaydık inanın insan hakları yeterliydi ayrıca kadın haklarına gerek kalmazdı. Bütün bunlar en ağrıma giden en can sıkıcı benim için kadınların buna ses çıkarmamaları. Boğaz tokluğuna merdiven altı atölyelerde çalışan kadınlar var ya bilmem kaçıncı uçağını aldılar, gemicikler alınıyor kaynaklar nereden geliyor bilmiyorum. Ayranımız yok içmeye ama uçak paramız gemiciklerimiz var. Ekmek israfını dert eden başbakan, uçak ve gemi israfına itiraz etmiyor. Şimdi de aile üniversitesi kuruyorlarmış eminim bahçesinde kızlı erkekli oturmayı yasaklar. Tüm yükümlülükler bu ülkede kadına yüklenmiş. Muhtemelen önümüze kızların okumaya ne gerek var diye gelecek. Dünyayı değiştirmeye değil buna hakkımız yok bizim evde oturmaya hakkımız var. Biz bir yankıyız birilerine göre ses olamayız.
KADINLARIN SUSMASINI İSTİYORLAR
Bizi yönetenler kadınların susmasını istiyorlar, kadınların sadece doğurganlık yeteneği ile ilgileniyorlar. Oysa kadınlar sadece bundan ibaret değil ben bunu kader olarak kabul etmeyi red ediyorum. Cumhuriyetin kadınları soruyorum size bizim Arınç kadar özgül ağırlığımız yok mu bu ülkede? Sadelik olduğu gibi görünme, üretim küçümsendi. Bu ülkede bilgi küçümseniyor. Hala kadın ailesinin seçtiğini seçmekte ve ne yazık ki kendisi bir türlü seçilememekte. Mustafa Kemalin seçme ve seçilme hakkı vermesi ile birlikte bu bir türlü gerçekleştirilemedi ben bugün adım adım geriye gittiğimizi görüyorum. Ülkemizde her 3 kadından biri şiddet görüyor. Demek ki biz bu konuda başarılı olmadık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu konuda tek mahkum ettiği ülke biziz, çok utanç verici ama öyle. Hep konuşuyoruz bunları her yasal iyileştirmeden sonra bunların acısı neredeyse kadınlardan çıkıyor, kadın cinayetleri artıyor, bazı kadınlar kocalarından dayak yemeyi hak ediyor diyenlerin oranı 1996 yılında yüzde 19 iken 2011de yüzde 30 olmuş.
KADINA DAYAK SAYISI ARTIYOR
Kadına dayağı hakkedenlerin sayısı giderek artıyor. Sadece ev de değil çalışma hayatında da ikinci sınıf kadınlar. Resmi gazetede hergün atama kararnameleri yayınlanıyor. Yüzlerce atama var bakıyoruz kaç tane müsteşar, genel müdür, başsavcı, emniyet müdürü, kaymakam, defterdar var mı? Yok. Bu ülkede bakanlık yapacak bir kadın mı var allah aşkına. Üst yönetimde, meslek örgütlerinde, sendikalarda kadının adı yok, yeteneksiz oldukları için mi biz yeteneksiz miyiz? Hayır sadece kadın olduğumuz için. Bizi yöneten bu kadroların kadının kendini ifade etmesini ve temsilini sağlayamayacağı çok açık bu kanaate varmış bulunuyoruz. Popüler Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile toplantı üzerine toplantı yapıyorlar, danışma üzerine danışma yapıyorlar bu tam bir göz boyamacılık. Kadın cinayetleri yüzde bin 400 artmış, olur şey değil. Danışırlar ama bildiklerini okurlar. Kadın yargıçları tarihten silmeye tecavüz mağduru kadını tecavüzcüsü ile başgöz etmeye hevesli HSYK bize adalet dağıtacakmış öyle mi? Bir ara hatırlıyor musunuz tecavüz mağdurlarını evlendirelim sapıkları ile dediler bunu bile göze aldılar. Bu tıpkı Amerikanın Iraka adalet ve demokrasi getirmesi gibi bir şey aslında bu HSYKnın bu öngördüğü bahşettiği şey. Bugün kadın erkek eşitliği komisyonunu kaldırmayı düşünüyorlar. Bırakın erkek kadın eşitliğini, kadın erkek fırsat eşitliği komisyonlarına bile tahammülleri yok, iç tüzük değişikliği ile kaldırmaya çalışıyorlar
Haber : Önder
ETİKETLER : Yazdır