ÖDP İl Başkanı Ali Deliak dün yazılı bir açıklama ile Hopa Olaylarını değerlendirdi. Deliak'ın açıklaması şöyle:
"Konvoya Saldırı Yok Hopa Halkına Saldırı Var!
ÖDP İl Başkanı Ali Deliak dün yazılı bir açıklama ile Hopa Olaylarını değerlendirdi. Deliak’ın açıklaması şöyle:
“Konvoya Saldırı Yok Hopa Halkına Saldırı Var!
Hopa'da yaşananlar kamuoyuna 'AKP konvoyuna saldırı' olarak yansıtıldı. Ve medyanın genişçe bir bölümünde bu biçimiyle yazıldı. Başbakan 'eskıyalar konvoyumuza saldırdı' diye açıklama yaptı. Peki gerçekten Hopa'da ne yaşandı?
Derelerin satılmasını ve çayda yaşanan sömürüyü protesto etmek için Hopa halkı Başbakan Erdoğan'ın miting yapacağı alanla arasında 'üç karayolu' olan meydanda toplandı. Meydanın yanında inşaata bir gün öncesinden asılan pankartlar yer alıyordu. İlk gerginlik inşaata 'Karadenizin asi çocukları çayına ve suyuna sahip çıkıyor' pankartı asılırken polisin gazlı müdahalesi ile başladı. Daha sonra polis meydanda bir açıklama yapılmasına izin vermedi vegazla müdahale etmeye başladı.
Hopa halkının bir açıklama yapmasına ve orada asılan pankartlara tahammül edemeyenler tarafından Hopa'da 'olay' çıkarılmıştır. Polisin acımasız saldırısı sonrasında Hopa'da gerginlik büyümüştür. Neredeyse tüm ilçe gaza boğulmuştur. Metin Lokumcu kardeşimiz de işte bu müdahalenin sonrasında hayatını kaybetmiştir.
Hopa'da yaşananların sorumlusu halkın kendi sözünü söylemesine tahammül edemeyen AKP iktidarı ve onun emriyle halka saldıran polislerdir. Tayyip Erdoğan kendileri için bir cennet yaratmak için kendisine karşı olan herkesi ve her şeyi polis zoruyla baskı altına almaya, susturmaya çalışıyor.
Türkiye'nin her yerini kendi fotoğraflarıyla, pankartlarıyla dolduran Başbakan'a soruyoruz 'Hopa meydanında asılan pankartlardan niye rahatsız oldunuz? O pankartlara neden müdahale edilmiştir? Hopa meydanında halkın basın açıklaması yapma isteğine neden gazla, copla cevap verilmiştir?
Koruma Taşla Değil Otobüsten Düşerek Yaralandı
AKP'nin konvoyunun Hopa'da ayrılması sırasında koruma polisi Servet Erkan otobüsten düşürek yaralanmıştır. Otobüsten düşme anı televizyonlarda da yayınlanmıştır. Görülüyor ki arka kapıda duran koruma polisi otobüsün hızlanması ile birlikte aşağı düşüyor. Ancak günlerdir polis memurunun atılan taş sonucu otobüsten düştüğü tekrarlanmaktadır. Söylenen her şeyin tek kaynağı ise Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarıdır.
Başbakan bilinçli olarak yaşanları çarpıtarak 'terörize' etmeye çalışmaktadır. Trabzon'da yaptığı konuşmada verdiği işaretle bunu başlatmıştır. Bir protesto eyleminden 'terör örgütü ve terör eylemi' yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu Bush'un 'ya bizdensiniz ya teröristsiniz' faşist mantığıdır. Ve hukuk siyaset tarafından belirlenmekte Türkiye giderek bir polis devletine dönüştürülmektedir.
Gözaltına Son Gözaltındakiler Serbest Bırakılsın
Hopa'da yaşananların sorumluluğu AKP'nin talimatıyla Hopa halkına ve devrimcilere yıkılmaya çalışılmaktadır. İki gündür Hopa'da adeta sıkıyönetim ilan edilmiş durumdadır. Polis ve jandarma ellerindeki liste ile baskınlar yapmaktadır. Şu anda 22 kişi göz altına alınmıştır.
Hopa'da yaşananların sorumlusu Hopa halkı ve devrimciler değildir. Göz altılara, baskınlara artık son verilmelidir. Göz altına alınanlar bir an önce serbest bırakılmalıdır.
Biraz İnsanlık Biraz Vicdan
Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarın gücüyle o kadar vicdansız olmuş ki öldürülen arkadaşımızdan 'birisi' diye söz etmekten hiç utanmıyor, hiç sıkılmıyor. Hatta 'baş sağlığı' dileyeni kınıyor. Düşünün böyle bir Başbakan olabilir mi? AKP iktidarı kalpleri körelmiş, vicdanlarını kaybetmiş zalimlerin iktidarıdır.
Ortadoğu'de yeni 'kral' olmak isteyen padişah özentisi Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da 'helalleşmeye geldiğini' söylerken 'birisi' diye söz ettiği arkadaşımızın ailesi ve arkadaşlarıyla 'helalleşebileceğini' düşünüyor mu?
Zalimin Zulmüne Direnen Eşkıyalırız!
12 Eylül faşist cuntasının başı Kenan Evren devrimcileri 'şaki' ilan etmişti; AKP faşizminin başı Erdoğan ise 'eşkıya' ilan ediyor. Evet biz eşkıyalarız! Ama Köroğlu gibi, Atçalı Kel Mehmet gibi, beylerden-paşalardan halkın hakkını soran, zalimin zulmüne karşı mazlumun sesi olan, sömürüye, yalana, talana, baskıya isyan eden 'sosyal eşkıyalar'ız! Dünyaya hükümdar da olmayacağız; ama halkın hükmünü kuracağız.
Tabii bir de 'Bolu Beyi' kılığındaki 'haydutlar' var. 'Din, iman' diye diye emekçi halkın kanını emen, Karadeniz’in ve Akdeniz'in derelerini ve yaylalarını yağmalayan, maden veya tersane işçisini ölüme mahkum eden, Kütahya’da kendi sermayesinin yarattığı siyanür tehlikesini değil de bu tehlikeye işaret edenlerin sesini bastıran, 'ileri demokrasi' den dem vururken Kürt halkına saldıran ve muhaliflerini zincire vuran, halkın yarattığı zenginliği gaspeden sermayenin haydutları! Devrimciler bu haydutlardan ve onların temsilcilerinden hesap soracak olan eşkıyalardır!
'Bolu Beyi' Tayyip Erdoğan ve yandaşları bilsin ki, şairin deyişiyle 'mevsimin dönüp de rüzgarın yeniden yeşermeğe başlaması' ve 'o şarabi eşkıyalar'ın yine 'ortalığa şan vermeleri', yine 'o atın çıplaklığında koşmaları' yakındır!
Metin Hocaya Sözümüz Var!
Metin hocamızı sonsuzluğa uğurladık. Bir kez daha Metin Lokumcu'nun ailesine, Hopa halkına ve tüm devrimcilere baş sağlığı diliyoruz. Metin hocamız biliyoruz ki şimdi gökyüzünde yumruğunu sıkmış bir yıldızdır. O'nu yüreğimizin en gizli sığınaklarında saklayacağız. Değerlerini yaşatacağız ve onun sesini zalimlerin, sömürücülerin yüzüne her gün haykırmaya devam edeceğiz.”
Haber :
ETİKETLER : Yazdır