Kömürün bulunuşu 192 yaşında…
Yeni Ufuk’un Görüşü
Taşkömürünün Kdz. Ereğli’de bulunuşunun 192. Yılındayız.
Taşkömürünün bulunuşu, gerileme dönemindeki Osmanlı’nın Batılılaşma, avrupanın “buhar medeniyeti”ne dahil olma çabalarının yoğunlaştığı bir döneme rastlar. Kömür Kdz. Ereğli’de rastlantısal olarak bulunmuştur ama, rastlantının arkasında bir irade de vardır. Kömürün aranmasını buyuran padişah iradesi…
Aranmayan şey bulunmuş olmaz ! Kömür aranıyordu…
(Kömürün bulunuşuna ilişkin öyküye yapılan cahilce itirazlar artık aşıldığı için bu konu üzerinde durmayacağız.)
Buhar medeniyeti bir anlamda da kömür medeniyetiydi. Bu yüzden kömür, gelişmiş Avrupa ülkeleri için çok değerliydi. İyice güçlenen, mal ihracı dönemini aşıp yavaş yavaş sermaye ihracı dönemine giren kapitalist/emperyalist ülkeler nerede bir kömür rezervi varsa oraya çökmek için birbiriyle yarışıyorlardı.
Nitekim, Ereğli kömürüne işletmeci olarak ilk girenler de, 1880’li yıllarda, İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlar olmuştu.
Zonguldak Kömür havzasındaki yabancı sermaye sultası cumhuriyetin ilanından sonra da sürmüş, kömür madeni, ancak, 1936-40 aralığında kademeli olarak kamulaştırılabilmişti.
Şunu kabül etmek zorundayız:
EKİ/TTK odağındaki Zonguldak kömür havzası en parlak yıllarının savaş ekonomisinin uygulandığı dönemde, 1940-1948 yıllarında yaşadı. Ama aynı dönem, emeğin hoyratça sömürüldüğü, ezildiği, işkazalarının cinayetleştiği bir dönem de oldu…
1950’den sonra kamu işletmeciliği 1940-48 dönemindeki performansını bir türlü yakalayamadı. 1940’lı yıllarda 5 milyon ton/yıl olan satılabilir kömür üretimi, yıl yıl geriledi.
Bugün TTK ile özel ocakların toplam üretimi 1 milyon ton civarında sadece, buna karşılık ülkemiz 38 milyon ton kömür ithal ediyor!
Oysa, 1.4 milyar ton kömür rezervi var Zonguldak topraklarının altında !
Bu niye böyle oldu ?
Çünkü Türkiye’yi 1950’li yıllardan itibaren özelci kafalar yönetmeye başladı. Nerede ucuzu var oradan alırım pragmatizmi kömür politikasına damgasını vurdu; TTK’da işçi alımları sınırlandırıldı, hazırlık yatırımları minimuma indirildi, havza bir bakıma ölüme terkedildi…
Peki bugün ne görüyoruz ?
Kömüre dayalı elektrik santralları döviz kuruna koşut olarak ithal kömürün aşırı pahalılanmasıyla kapılarına kilit asmış durumda. Demir-Çelikler zaten uzun yıllardır ithal kömür kullanıyor. Çünkü TTK, demirçeliklerin taleplerini karşılayamıyor…
**
Bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinde, kömürden kaçış dönemi yaşanıyor gerçi; çevre odaklı bu politikanın haklı nedenleri de yok değil. Ama, ülkemiz için kömür hâlâ yaşamsal önemde. Çünkü ne doğalgaza ve petrole sahibiz ve ne de yenilebilir kaynaklardan büyük miktarda elektrik üretecek teknolojiye…
Bu yüzden kömür hâlâ demir-çelikler ile termik santrallar için olmazsa olmaz bir maden.
Ama, bu gerçeği iyi özümseyen yöneticilere sahip değiliz öte yandan.
Faiz düşürüp doları yükselten, buna koşut olarak ithal kömüre tavan yaptıran zihniyet, örneğin Çatalağzı’ndaki termik santralların kapısına kilit asılmasına neden oldu !..
**
Kömürün bulunuşunun 192. Yılında kömürü bulan Uzun Mehmet’i saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz.
Haber :