İş çevreleri asgari ücretin “makul” seviyeyi aşmamasını istiyorlar.
Örneğin İstanbul Ticaret Odası ile Müstakil İşadamları Derneği, asgari ücretin öngörülen enflasyona göre saptanmasını istediler.
Bu doğru ve gerçekçi bir yaklaşım değil. Çünkü 17 bin 2 liralık asgari ücret biryıl içinde 6 bin liraya yakın reel kayba uğradı. Bir diğer deyişle satınalma gücü 6 bin lira civarında eridi.
Normalde öncelikle bu kaybın yerine konulması ve öngörülen enflasyonun yolaçacağı reel gelir kaybı oranında artı zam verilmesi gerekir. Bu da ortalama yüzde 80’lik bir zamma tekabül eder.
Muhalefetin asgari ücret için 30 bin lira ve üzerini baz almasının nedeni bu.
İş çevreleri ile iktidar kesiminin 22-23 bin lira bandında bir asgari ücreti öngördüğü dile getiriliyor.
Gerekçeleri kısıtlı bütçe imkanları ile ücret artışlarının enflasyonu tetiklemesi !..
Çalışanlara bütçeden yeterli payın ayrılmaması iktidarın sorunudur. İşçi ücretlerinin enflasyonu tetiklediği tezi ise iki bakımdan doğru değildir:
Birincisi zamlar yıl içinde satınalma gücünün düşmesi baz alınarak oranlanıyor. Çünkü TÜİK verileri hep tartışmalı veriler olanda karşımıza çıkıyor.
İkincisi, işverenlerin ücret artışlarını kâr marjlarından tolere etmeyip nihai ürün fiyatlarına yansıtmaları enflasyonu tetikliyor asıl enflasyonu.
Ücret zamlarındaki en insafsız yaklaşım ise, zam oranının olası enflasyona göre saptanmasıdır ki bu kabul edilemez. Çünkü olası enflasyon hedefi genelde hiçbir zaman tutturulamıyor, yükseltiliyor durmadan.
İktidar umuyoruz bu konuda b
u kez daha vicdanlı davranır.
Yeni Ufuk
Haber :
ETİKETLER : Yazdır