Planlama ve kooperatifleşme zorunlu
Ürünlerini satamayan ya da maliyetinin altında satabilen çiftçiler Türkiye’nin dört bir yanında eylem yapıyorlar.
Çiftçilerin talepleri maliyet desteği (gübre, ilâç, ucuz mazot) ile alım kolaylıklarları.
Buna karşılık hükümet çiftçilerin taleplerini karşılayamıyor, belli ürünlerinin alım fiyatlarını da düşük tutuyor.
Ortada bir teşvik/destek yetersizliğinin yanısıra planlama yetersizliği de var. Planlama olmadığı için çiftçi nerdeyse kendi kafasına göre ekim yapıyor. Bu yüzden çoğu kez ürün talebin üzerine çıkıyor; ya yok pahasına satılıyor ya da tarlada kalıyor.
Üretim-tüketim dengesizliğini çözmenin en sağlıklı yolu planlamadır. Bunun yanısıra destektir. Ayrıca çiftçileri kooferatifleşmeye yönlendirmektir.
Bu sonuncusu son derece önemli . Çünkü kooperatifleşme planlı ekim ve pazarlamayı da beraberinde getiriyor. Ayrıca çiftçiler sorunlarını organize şekilde ilgililere ulaştırma imkanına kavuşuyorlar. Bireysel üretimin yerini kollektif üretimin olması bir çok sorunun çözümüne yol açıyor.
Sadece tarım ürünlerinde değil tüm temel ihtiyaç maddelerinde uygulanan ithal politikası milli üretime zarar veriyor. “Nerede ucuzu varsa oradan alırım” zihniyeti yerli/milli üreticilerin aleyhine durumlar doğuruyor.
Üretmeyen ülke kalkınamaz. Bir başka deyişle sürekli dış ticaret açığı veren bir ülke kalkınamaz.
Ürettiğinden çok tüketen bir ülke dışarıya bağımlı hale gelir ve borca batar.
Ülkemizin durumu bu: Ürettiğinden çok fazlasını tüketen, gelirinden çok fazlasını harcayan bir ülke durumundayız. Bütçe açıkları sürekli vergi zamları ile karşılamaya çalışırken dışarıya da dövizle borçlanıyoruz.
Marketle 40 liraya satılan bir ürünün tarlada kalması olayı ise plansızlığın doğal bir sonucu.
Yeni Ufuk
Haber :