Risk ve avantaj
Suriye’de ABD’nin manipüle ettiği iç-savaş şimdilik bitti; BAAS yönetiminin son temsilcisi olan Esad devrildi, Rusya’ya kaçtı.
Görünüşe göre savaşın galibi HTŞ denilen cihatçı terör örgütü. Arkasında ise Körfezin Selefi devletleriyle ABD-Batı var. Suriye’de nasıl bir rejim olacağına onlar karar verecek.
Türkiye açısından Esad’ın devrilmesi hem bazı riskler yarattı ve hem de avantajlar.
Avantajımız, Suriye’li sığınmacıların ülkelerine dönme koşullarının doğmasıdır. Nitekim Esad’ın devrilmesi üzerinden sadece 48 saat geçtiği halde Cilvegözü sınır kapısında ülkelerine dönmek isteyen Suriyeli’ler kuyruklar oluşturmaya başladı. Umarız bu böyle devam eder.
Risk ise, ABD’nin PKK/YPG’ye Suriye’de kalıcı bir özerk bölge vermesi olasılığı.
Türkiye elbette bunu kabül etmeyecektir. Nitekim şu günlerde Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) PKK/YPG’yi Fırat’ın doğusundan süpürmeye başladı.
PKK tehlikesi ortadan kalkarsa askerimiz’in Suriye’deki görevi tamamlanmış olacak.
Ancak bunu elbette zaman gösterecek. Bu yüzden iktidarın sınır güvenliğimiz için gösterdiği çaba takdire değerdir.
Resmi rakama göre 3.5 milyon olan Suriye göçmenlerin ne kadarı ülkelerine döner ? Bu şimdilik bilinmiyor. Ama Suriye’de istikrarlı bir rejim kurulabilirse çoğunluğun Türkiye’de kalması için bir neden kalmayacak. Bu da ekonomimizin rahatlamasına neden olacak.
Esad, Türkiye’nin uzattığı eli tutsaydı yine de sonuca ulaşılır mıydı ? Bu soruya yanıt aramak anlamını yitirdi gerçi, ama sanıyoruz bugünkü koşullar Türkiye için, özellikle göçmen sorunu açısından daha faydalı sonuçlar verecek gibi.
Umarız ABD Suriye’nin toprak bütünlüğüne zarar vermeyecek radikal müdahalelerden kaçınır. Ama bu konuda çok da emin değiliz.
Yeni Ufuk
Haber :