Son bir örnek !
Geçenlerde bu köşede yayınlanan yargıyı eften püften iddialarla meşgul etmeyelim ana temalı yazımız ilgiyle karşılandı.
Siyasetçiler, bürokratlar, medya mensupları, yargıyı gereksiz yere meşgul eden çevrelerin nerdeyse en önünde yer alıyor.
Bir siyasetçi veya bürokrat, kimi zaman bir medya mensubu küçük bir eleştiriyi bile yargıya taşımak için adeta birbiriyle yarış ediyorlar.
Gerçi yapılan suçduyurularının çoğu takipsizlikle sonuçlanıyor, ama o bile yargıyı meşgul etmek değil mi özünde ?
Eleştiri-özeleştiri kültürü, demokrasinin olmazsa olmazı olan düşünce özgürlüğünün bir formudur. Hakaret içermemek koşuluyla herkes eleştirilebilir. Eleştiri-özeleştiri ya da demokrasi kültürü olanlar eleştirilere tepki değil pozitif yaklaşırlar.
Çünkü eleştiri ilgi göstermek, değer vermek anlamına gelir. Ne kadar sert olursa olsun eleştirilerden ders
çıkartmak aydın seçkinlere özgü bir ayrıcalıktır.
Demokrasi kültürüne sahip olmayanlar, eleştirileri “ “kötüleme” olarak algılarlar. Oysa kötüleme ve eleştiri kavramları hiç ilgisi olmayan kavramlardır.
Eleştirilere karşı gösterilen negatif hassasiyet çoğu kez yargı sürecine sokulmak istenir. Gereksiz suçduyuruları ile yargının yükü arttırılır.
Yeni Ufuk hakkında yapılan suçduyuruları ile açılan davaların büyük çoğundan takipsizlik ve beraat ile sonuçlanması, eleştiri kültüründen yoksun bireylerin yargıyı meşgul eden yanlışlarının tescilidir. Bu hata zincirin son halkasının Saadet Oruç olması onun adına üzücüdür.
Yargıyı saçma-sapan suçduyuruları ile meşgul etmeyelim !..
Yeni Ufuk
Haber :