Bir kentte, kent halkının huzur içinde yaşaması için belediye ile başta kolluk olmak üzere devlet hizmetlerinin dört dörtlük olması yeterli değildir.
Bu hizmetlerin yanısıra halkın geçim koşullarının da iyi olması gerekir. Ortalama geliri yoksulluk ve açlık sınırı arasında oynayan insanların çoğunlukta olduğu bir kentte (ki bunu ülke geneline de teşmil etmek olasıdır) huzurlu bir yaşam olmaz.
Ülkemizde aşgari ücret büyük oranda ortalama ücrete dönüştü. Şu an 17 bin 2 TL olan asgari ücret, 22 bin lira olarak saptanan açlık sınırının altında.
Şu an en önemli sorun, asgari ücretin açlık sınırının üzerine çıkartılmasıdır. Peki ne kadar ? Bunun üst sınırım yoktur. Ne kadar artarsa asgari ücret alanların yaşam standartları o kadar yükselir. Devletin görevi de budur.
Sayıları 16 milyon olarak saptanan emekliler için de aynı şey söylenebilir. Ortalama emekli maaşı asgari ücret düzeyinde olmalıdır. Bu da 25-30 bin arasındaki bir rakamın telaffuz edilmesini öngörüyor.
Keza ortalama memur maaşları görevlerinin ve insan haklarının rolü ve kriterleriyle örtüşmüyor. Memurlara da daha rahat koşullarda yaşayabilecekleri bir maaş zammı verilmesi gerekiyor.
Toplumsal huzurun ve mutluluğun tek ölçüsü para değildir kuşkusuz. Ama kazanılan para hak edilenin ve insanca yaşama düzeyinin altındaysa, o toplumun huzurlu ve mutlu olmasını beklemek saçma olur.
Hükümet, Aralık ayında maaş zamlarını saptarken bu gerçeği dikkate almak zorundadır. Toplumsal huzuru sağlamanın başlıca yolu, toplu
ma insanca bir yaşam düzeyi sağlamaktan geçer.
İktidar, bir erken seçimin koşullarının olgunlaşma sürecine girildiği bir süreç içinde olduğumuzu da unutmamalıdır !..
Yeni Ufuk
Haber :