TÜRBAN OLAYI

Yeni Ufuk'un görüşü..

Abone Ol
Laik bir ülkede devletin kafasına türban takarsanız, orada laiklik ayvayı yemiş demektir.
Çünkü türban, dini bir simgedir.
Kimileri buna özgürlük diyor, kimileri de demokrasi…
Boş laf bunlar!
Çünkü demokrasinin özünü, laisizm oluşturur. Laisizm, devletin din, dinin de devlet karşısında özgürleşmesi demektir.
Devletin kafasına türbanı taktığınız an; bu özgürlük değil, dayatma olur.
Halkın sadece yarısının oyunu almış bir iktidarın laik devleti kendi ideolojik-politik çizgisine göre biçimlemeye kalkışması antidemokratizmdir. Siyasal iktidarlar devleti geçici süreler için yönetirler. Onlar gelir geçer, ama devlet kalır.
Halkın yarısını temsil eden bir siyasal iktidarın, ortada laisizmi esas alan bir anayasa da varken, devletin düşünsel yapısını kendi ideolojik çizgisine göre biçimlemeye çalışması, anayasal suçtur da.
Yok, yarın siyasal iktidar, anayasayı kendi kafasına göre değiştirebilirse, o zaman karşıdevrim hukuki/anayasal bir zemine kavuşur.
İsterse herkese dini kıyafetler giydirir. İran’da, Afganistan’da, Suudi Arabistan’da olduğu gibi.
Devrimlerin de, karşıdevrimlerin de kendi hukuku vardır.
Ona dayalı yasalar, devleti ya ileriye götürür ya da geriye!
Atatürk devrimleri, şeriatçı Osmanlı’nın yıkıntılarından laik-demokratik bir devlet çıkarttı. Bu ilericilikti, çağdaşlıktı.
Bugün hala laikliği temel alan bir anayasaya ve devlete sahip olmamız, Atatürk devrimleri sayesindedir.
Karşıdevrim ise süreci, hukuken de tarihe çevirmek istiyor.
Devletin kafasına türban takma girişimlerini bu açıdan değerlendirmek gerekir.
AKP’nin kamuya, bu arada TBMM’ne türban sokması, liberal çevrelerde kur’anı referans alan gerekçelerle göğüslenmeye çalışılıyor. Deniliyor ki, kur’anda saç örtmek yok, tam tesettür de yok!..
Peki, düşmanın kalbini söküp yemek var mı?
Din kardeşini işkenceyle öldürmek?
Çalıp çırpmak? Yandaş zengin etmek? İhale dümenleri çevirip köşeyi dönmek?..
Liste uzatılabilir.
Bunları tartışmak, “islamda düşmanın kalbini söküp yemek yoktur” diye yamyama İslami öğütler vermeye kalkışmak budalalıktır. Çünkü, siyasetin aleti haline geldiği noktada, din, tüm erdemlerinden uzaklaşır. Siyasetçilerin kendi kafalarına göre biçimlendiği bir araca dönüşür.
Tıpkı, “demokrasi” gibi!..
Bu süreç içindeyiz.
Muhalefetin, her antidemokratik dayatma karşısında sadece dayatılanı göğüslemeye çalışan tavrı, savaşlardaki hat savunmasına benziyor.
Oysa Gazi Mustafa Kemal, uzun yıllar önce, hat değil satıh savunmasının esas alınması gerektiğini bize öğretmişti
Şöyle güncelleştirebiliriz bunu:
Karşıdevrim, bir bütün olarak göğüslenmelidir!
Bunun yolu da, milli ve demokratik nitelikte bir toplu mücadelede geçiyor.
 
Yeni Ufuk


Haber : 

Abone Ol