Politika

"ÜLKE ÇOK TEHLİKELİ BİR SÜRECE GİRMEK ÜZERE!.."

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş;yazılı bir açıklama yaparak; referandumla ilgili düşüncelerini paylaştı. Demirtaş; "YSK'nın kararı seçimlere gölge düşürmüştür", derken, ülkenin kaderinin karanlığa doğru gitmekte olduğunu iddia etti..

Abone Ol

16 Nisan da yapılan halkoylamasına katılıp, demokratik hakkını kullanarak "hayır" oyu veren vatandaşlarımıza da, "evet" oyu veren vatandaşlarımıza da teşekkürlerimi sunuyorum. Görüşleri ne olursa olsun, bütün Zonguldaklı vatandaşlarımıza en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Her görüşün başımızın üzerinde yeri var. Yine sonucun "hayır" çıkması için çalışan, emek veren başta tüm CHP örgütlerine ve partililerimize,  diğer partilerin mensuplarına, sivil toplum örgütlerine ve vatandaşlarımıza da teşekkürlerimi sunuyorum.Sürecin başından itibaren, süreci doğru yöneten Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Anayasa komisyonu üyelerimizin, parti yöneticilerimizin ve partimizin önemli isimlerinin bu sonucun alınmasında çok büyük katkıları vardır...

Zonguldak'ta kesin olmayan sonuçlara göre %50,7 ile hayır, %49,3 evet çıktı. Türkiye genelinde ise kesin olmayan sonuçlara göre, ( sonuçlara bir çok yerde itiraz edildi) % 51,3 evet, %48,7 ile hayır çıktığı ifade edilmektedir. Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, "hayırcıların" elbette en önemli aktörü, öncü gücü Cumhuriyet Halk Partisidir. Ancak hem Zonguldak'ımız da,hem de tüm Türkiye de hayır oyu veren vatandaşlarımız sadece CHP seçmenlerinden oluşmamaktadır. Aynı zamanda Ak Parti, MHP, Saadet Partisi, BBP, Vatan Partisi, DSP, ÖDP, EMEP, DYP, ANAP, HDP gibi diğer tüm partilere oy veren  seçmenlerden de oluşmaktadır. Yani "hayır" sonucu,  partiler üstü bir sonuçtur. Yine bu sonuç, Türkiye'nin geleceği için çok önemli ve değerli bir sonuçtur. Zonguldak ta hayırların önde  çıkması da son derece önemli ve değerlidir. Büyükşehirlerde hayırların önde çıkmasının da doğru anlaşılması gerekir...

Toplumun yarısı, koşulsuz olarak demokrasiye ve demokratik parlamenter rejime sahip çıkmıştır. Anayasa değişiklikleri, hele hele yeni bir rejim değişikliği içeren değişiklikler; en geniş anlamda uzlaşmayla yapılması gereken  ( en az 3/4 oranında) toplumsal mutabakat metinleri ile olur. Olağanüstü hal koşullarında, devletin tüm imkanları kullanılarak, tek yanlı basınla,  belden aşağı yürütülen bir kampanyayla EŞİT OLMAYAN, ADİL OLMAYAN KOŞULLARDA; BASKI, TEHDİT, ŞANTAJ, KORKU, RÜŞVETLE  VE HİLE İLE SEÇMENİN İRADESİNİN FESADA UĞRATILDIĞI, SEÇMENİN ÖZGÜR İRADESİ İLE OY KULLANAMADIĞI ve toplumun ÇOĞUNLUĞUNUN KABUL ETMEDİĞİ (sandığa gidenlerin ve gitmeyenlerin toplamı) REJİMİ DEĞİŞTİREN çok önemli bir anayasa değişikliği, "MEŞRU" BİR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİLDİR. Bu şekilde geçen bir anayasa değişikliği demokrasisi gelişmiş hiç bir dünya ülkesinde meşru olmaz. Meşru olmayan değişikliklerin ise Türkiye'ye hiçbir yararı olmayacaktır. Bu anayasa ile de özellikle altını çizmek istiyorum; Türkiye yönetilemez...

Özellikle YSK'nın sonuca etkili olacak şekilde, açıkça hukuka aykırı olarak " mühürsüz oy pusulası ve zarfların geçerli olduğuna" ilişkin  verdiği skandal kararı, yaptıkları açıklamalar ve diğer kuşkulu işlemler sonucu, halk oylaması, maalesef ŞAİBELİ HALE GELMİŞTİR. SEÇİMLERE GÖLGE DÜŞMÜŞTÜR. Yine halk oylamasının sonucunu etkilemeye elverişli açık ve ağır hukuka aykırılıkların YSK tarafından görmezden gelinmek istenmesi de son derece yanlıştır ve Yüksek Seçim Kurulunun iktidarın emrine girdiğini göstermektedir. İktidar partisi yetkililerinin daha YSK sonuçları açıklamadan, kendilerini YSK' nın üzerinde görerek, alelacele, hukuka aykırı ve kuşkulu olarak yaptıkları açıklamalar da, bu durumu teyit etmektedir.Yapılacak iş bellidir.YSK eğer iktidarın emrinde değilse, hukuka bağlı ise, halkoylamasını derhal İPTAL ETMELİDİR. Seçimlerin meşruiyetinin  sağlanması ve hukuka uygun şekilde yapılması için,   seçimler tekrarlanmalıdır....

Yine iktidar partisi yetkilileri; toplumu kutuplaştıran, hayır oyu veren vatandaşlarımızı ötekileştiren, dışlayan  söylemlerden ve davranışlardan derhal vazgeçmelidirler. Devlet adamı sorumluluğuyla tüm Türkiye'yi kucaklayacak, birlik  ve bütünlüğü sağlayacak söylemlerde ve davranışlarda bulunmalıdırlar. Bütün bunlar yapılmaz ise üzülerek ifade etmeliyim ki, Türkiye çok tehlikeli bir sürece girme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bunun faturası da  ülkemizdeki tüm vatandaşlarımıza ağır bir şekilde çıkacaktır.Türkiye bir partinin vatanı değildir, Türkiye Cumhuriyeti de bir partinin devleti değildir. Türkiye, 80 milyon Türk Milletinin vatanıdır ve Türkiye Cumhuriyeti devleti de, 80 milyon Türk vatandaşının devletidir. Saygılarımla.


Haber : 

Abone Ol