Deflasyonist politika ya da sıkı para politikası, adı üzerinde, paranın sıkılması anlamına gelir.
Maliye bakanı parayı sıkıyor: Ücretleri sınırlıyor, örneğin memur ve emekli maaşları. Kimilerini de donduruyor, örneğin asgari ücret.
Temmuz’da asgari ücrete zam yapılmayacak. Memur ve emekli maaşları da TÜİK enflasyonuna göre mümkün olduğu kadar düşük tutulacak.
Buna karşılık vergi ve harçların zamlanması ile mal/ürün talebi iyice daraltılacak. Elde para olmadığı için alış-veriş de minimum düzeyde olacak. Talebin düşük olması fiyatları da indirir. Fiyatların düşmesi enflasyonun düşmesi anlama gelir.
Yani, enflasyon halk kitleleri açlıkla terbiye edilerek düşürülmek isteniyor. O da görece olarak. Aslında enflasyon (fiyat artışı) düşmez; artış hızı yavaşlar !
Halkın alım gücünü daraltarak enflasyonu düşürmeye çalışmak, sosyal adaletin iflası anlamına gelir.
Çünkü kemer sıkma politikası eşit şekilde dağıtılmaz. Yoksul halka kemer sıktırılırken zenginler kemer sıkmaz. Keza devlet harcamaları da kısılmaz. Bizde de olan bu !
Bu gerçek milli gelirin paylaşımında da gözleniyor: Nüfusun yüzde 20’si, milli gelirin yüzde 49,8’ni paylaşıyor, yüzde 80 yoksul çoğunluk yüzde 50,02’sini !
Bu adaletsiz bölüşümün temel nedeni toplumsal sistemdir. Sistemin kötü yönetilmesi adaletsizliğin daha da büyümesine yolaçıyor.
Yeni Ufuk
Haber :
ETİKETLER : Yazdır